TERÖRİST ANAYASACILIK

JAKOBEN ANAYASALARI

KRONOLOJİK OLARAK ANAYASACILIK (3)

“Bir politikacının kafasında doğabilecek en ölçüsüz düşünce, bir halkın başka bir halka kendi yasalarını ve anayasasını benimsetmek için, elinde silahla onun ülkesine girmenin yeterli olacağına inanmaktır. Kimse silahlı misyonerleri sevmez ve doğanın ve sağduyunun vereceği ilk fikir, bu kişileri düşmanlar olarak geri püskürtmek olacaktır.” (Maximilien Robespierre’nin Jakobenler Kulübü'ndeki ilk konuşmasından - 2 Ocak 1789)

Üç Evre Üç Evrim

2. Jakoben Anayasacılığı Evresi

29 Mayıs 1790' da ABD Eyaleti Rhode Island'ın ABD anayasasını onayı ile başlayıp, 11 Kasım 1918’de birinci dünya savaşını bitiren 7 Kasım 1917 Ekim Devrimi ile Komünizmin devreye girmesine kadar geçen süreçtir.

Cizvit eğitiminden geçtikten sonra son yıllarında mason olan yazar Voltaire’in "Bu kendine Kutsal Roma İmparatorluğu diyen ve demeye de devam eden yığın, hiçbir şekilde ne kutsal, ne Roma, ne de bir imparatorluk” ifadeleriyle perçinlemek istediğim sömürge dönemini örgütleyen Papaların imparatorluk dediği Bourbon, Habsburg, Hannover ve Romanov kabileleri,tüm dünyayı kabile örfleri olan Katolik, Protestan, Anglikan, Ortodoks hukukuna göre yönetmiştir. Papaların post, kralların taht kapma entrikalarından ibaret Avrupa tarihi esasen üç beş haraminin yağma, entrika ve kumpasıdır.

Başkalarının altınını teneke gibi karalarken kendi tenekelerini altın gibi sunmaktan başka hiçbir niteliği olmayan masonist ve cizvitist örgütler sömürgecilik yapan, soy kırım uygulayan, insan avcılığı yapan, kitlesel ölçekte özgür insanları köleleştiren kendileri olduğu halde başkalarını bu sıfatla itham ederek kitleleri manuple edip hür ve kendisi olanlara seni özgürleştireceğiz diyerek kendilerine bağımlı hale sokmak taktiklerini özgürlük maskesi ile sunarlar.

 Bir gün önce Elektör, Kral, Arşidük, Grandük, Dük, Prens, Marki, Kont, Vikont, Baron, Lord, Şövalye unvanlılar ile insanlığa zulmedenler sömürgecilikten emperyalizme geçerken artık  President, Senator, Parlementer, Deputy, Prime minister, Minister, Boss, Business man, industrialist, Merchant, Undersecretary, CEO,General manager, Manager, Head of Department, provincial director, Chef, Officer adı koyup hiçbir zulüm işlenmemiş gibi yine kendilerini cici başkalarını öcü ederek sömürülerine devam etmektedirler. 

Sömürgeci cizvitizmin cebren yaptırdıklarını emperyalist masonizm öğlesine bir literatür oluşturmuş, öylesine bir düzen kurgulamıştır ki herkes sömürülmek için gönüllü olarak koşmaktadır. Elinde top tüfek koloni kurmaya giden Lord’lara ellerindeki ok ve mızrakla direnen halk, eline bir anayasa alıp gelen koruyucu kurucuyu (founder ) kendisi aramaya çıkmıştır. Eli tüfekli haramileriyle baronların çıktığı köle avından korkup kaçanlar, beni özgür personel yap diye artık koşarak gelir. Ama baron beni köle eder korkusuyla hayatı zindana dönenler yeni baronların nazlanmasına toslar da patronların personel seçme sınavı korkusuyla hayatı kendine zindan eder.  Haraç kesen gangasterler artık Franchise olmak içi koşanları sıraya koyarak düzmekle meşguldür.

Montesque biraderin tezleri ile kendilerine küçücük cumhuriyetcikler kurmak için Stuart Kabilesi’nin kolonilerine çöken mason biraderlerin çiftliklerini Jean-Jacques Rousseau biraderin Toplum Sözleşmesi(Du Contrat social)  öğretileri ile bir araya getirmek için Lord Washington öncülüğünde ABD Anayasası ilanı ile başlayan sürece geriye dönüp nazar edersek gördüğümüz aynen bu; Lortlar kamerası Senato, Baronlar kulübü parlemento, Dogmatik İncil Anayasa, kilise canon’ları yasa,  kralın fermanları artık yönetmelik adını aldı. Kolonizasyon ad değiştirdi Parlementer Demokrasi oluverdi.  Katedrallerin yerini de parlamento aldı.

Aristokratlar sonradan bulma burjuva olunca birkaç kâhin üç beş müneccimin gizemli kolejde terennüm ettiği teranelerin tavernalarda tekrarı ile siyaset, bilim, sanat hatta patolojik fikirlerle oluşan gizemli dinsel yada tinsel ayinler Avrupa kültürü oldu.

Modernitenin değerlerin kök kültürü meyhanelerde şekillenmiştir. Cizvitist gangasterlerin racon kestiği reconquista döneminde Afrika’ya Hücum sloganları ile meyhanelere takılan hiçbir mesleği olmayan, meslek sahipleri sırtından geçinen tufeyliler sömürge dönemi Afrika da insan avına çıkıp Amerika yerlilerinden, Filipinliler, Hintliler, Çinliler den çaldıkları balıklardan ağaçlara, madenlerden tarımsal ürünlere değin bedavaya edindiklerini üç kuruşa satarak zenginleşen bu bitirimler burjuvaziyi oluşturmuş. Anayasal düzene geçiş bu burjuvazinin kök kültürüyle şekillenmiştir.

Masonik güzelleme ile Loca diye devasa bir şeymiş gibi sunulan o LOCA dedikleri şey bildiğin ayakçı takımının takıldığı meyhane o kadar. Masonların büyük localarını oluşturan bitirim haneler de şunlardır. Taç Bira Evii (Crown Alehouse), Elma Ağacı Tavernası  (Apple Tree Tavern), Kaz ve Izgara Meyhanesi (Goose and Gridiron Tavern), Kadeh ve Üzüm Salkımı Meyhanesi (Runner and Grapes Tavern)

Masonların örgütlediği Burjuva öncülüğünde Eşitlik özgürlük kardeşlik sloganları eşliğinde anayasal düzene geçen cumhuriyetlerimizde Eski Köleler ise Yeni Personel olarak özgürleştirildi.(!) Yani; Evlatlarından başka hiçbir varlığı olmayan, burjuvanın  yüklediği anlamıyla (hayvan gibi yavrulayan, yeni köleler doğurmaktan başka bir şeye yaramayan) Proleterya …

Stuart Kabilesinin kontrolündeyken Londra’da ki meyhanelerde etraflarına toplanan amelelere pirimiz kendisi bir duvar işçisi olan Hiram Abi’ye diyerek kökenlerini Antik Mısır’a dayandıran ve cici çocuk maskesi takarak sevecen söylemlerle insan avlayan Londra merkezli sinsi burjuvazi kültürü ile Büyük Loca öncülüğünde kurulan yeni dünya düzenine Fransız Devrimi ile birlikte ilk muhalefet Amerika kıtasında Haiti’den geldi.

Mason şeyhül modernizmi Immanuel Kant’ın fetvaları ile Evrensel amaçlar krallığının yasa koyucu bir üyesiymiş gibi hareket eden masonların sadece beyazlar arasındaki ilişkileri düzenleyen deontolojik normatif etik paradigmaları çöktü. Bu kez Georg Wilhelm Friedrich Hegel diyalektiği ile imdada yetişti.

Tez kuracaksın. Karşısına da bir antitez kurgulayacaksın. Bu tezle antitezi çatıştıracaksın. Herkes seni överek yada söverek tartışacak sonuçta senin dediğin şey sentez olarak ortaya çıkacak.

Masonların sentez olarak kurguladıkları Anayasal düzene geçmek için;

Tez Burjuvazinin öncülüğünde sinsi taktiklerle halkları maniple edip bütünden kopararak kolonileştirmek.

Anti tez: Hiçte sinsi değil tam tersi şiddet terör baskı yolu ile tılsımlanan azınlığı çoğunluğa baskı uygulatarak kolonileştirmek.

Sentez: yeni kolonizasuyon olan Anaysal düzeni dünyaya egemen kılmak.

Yani yeni sömürgeciliği sürdürüp evrensel yasa koyucu senin olman için birinin eline tesbih vereceksin boynunu bügüp gel gel yapacak diğerinin eline tetik tutuşturacaksın kaşlarını catıp git git yapacak herkes senin etrafında toplanacak. Senin dediklerini doğru bilecek. Senin göstereceğin yoldan gidecek.

1802’de Paris’te toplanan Gül Haç örgütü (Rozikrüsyenler), Tapınak Şövalyeleri, Töton Şövalyeleri, Malta Şövalyeleri, Doğu Şövalyeleri ve Olgunlaşma Locaları gibi İlluminati örgütleri pirlerinin Hirem Birader değil haçlı seferlerindeki şovalyeler olduğunu ilan ederek kökenlerinin eski Mısır değil Roma olduğunu masonik üst akıl invisible collage’de üretilen tezlere bağlı kalmak kaydıyla burjuvazi anayasacılığı anlamıyla değil jakoben Anayasacılık anlayışı ile hareket edeceklerini deklare ederek anti tez olarak ortaya çıktılar.

Jakoben Kulübü yani Anayasa Dostları Derneği

(Société des amis de la Constitution)

Jakoben kulübü kurucusu aynı zamanda da mason Stuart aşiretinin naiplerinin eğiticisi olan Montesque’nin tezlerine iman etmiş Maximilien Robespierre Stuart kabilesinin kan davasını din edinerek masonluğun farklı bir versiyonunu (İskoç riti) oluşturdu.  Hannover Kabile Reisi III. George ile işbirliğine giren jakoben masonlar Bourbon Kabilesini yok etmek için harekete geçti. Böylece Fransız ihtilalı ile ikinci anayasacılık evresi olan Terör yolu ile anayasal düzene geçiş evresi başladı.

Jakoben anlayışa göre beşinci kol faaliyetlerle hedef sosyal kesimden birkaç azgın azınlık mason teorisyenlerin ideolojik üfürükleri ile tılsımlanarak mankurtlaştırılıp agresive edilerek her türlü teröre müracaat edip önce temsil ettiği kesimi sindirecek. Ardından bir avuç azgın agresif azınlık susturduğu kesimin temsilcisiyim söylemleri ile bir kurtarılmış bölge ilan edecek. Bu kurtarılmış bölge ulus devlet ilan edilecek. Üstenci jakobenistlerin halkıyla kavgası halkını işgalcisine benzetme kuralları kuramları Anaysa diye ilan edecek. Anayasal düzene geçince dünkü terörist President ilan edilip dünya çapında tanınıp aklanacak.

Burjuva masonların İngiliz sömürgelerine çökerek anayasal düzene geçip ABD anayasasını ilanı ardından ikinci hamle İspanyol sömürgelerine çökme görevi verilen tepeden inmeci Simon Bolivar Biraderden geldi. Jakoben Masonların Fransız devrimi sonrası bu günkü Kolombiya, Venezüella, Ekvador, Panama (Gran Colombia) ve Bolivya'yı İspanya’dan ele geçirdi. Anayasal Monarşi kurarak kendisini imparator ilan etti.

Ah şu Haiti Halkı. ABD’nin burnunun dibinde ama girmedi ABD güdümüne. Yemedi masonik şeytanlıkları. Tabi olmadı New Atlantis’e. Çünkü hala kendilerini kırbaçlayanların acıları benliklerindeydi. Siyah Adam bu kez beyaz adamı yurtlarından kovdu. Mülk edinme yasağı getirdi. Bu gün hala Haiti bu itaatsizliğin cezası olarak terör kargaşa açlık ve sefalet ile imtihanda.

Portekiz Sömürgesi olan Brezilya da anayasacılık hareketleri ise Cizvitlerin katolik reformasyonunda yeni bir evreye girerek masonlarca kurgulanan yeni dünya düzenini kabullenip harekete geçmeleri kapsamında incelenmelidir.

Amerika kıtasındaki Anayasacılık hareketlerini incelerken Fransız devrimi sonrası Fransadaki gelişmeleri ele almadan anlamak imkansızdır.

Fransa bir devlet değildir. Laboratuardır. Fransızlar ise sosyal deneylerde gizli ve gizemli örgütlerin kullandığı kobay. Fransa da yeni dünya düzeninin yönünü tayin eden örnek modeller devreye konur. Fransa örnek gösterilerek bu model dünyaya taşınır. Anayasacılık hareketlerini de Fransa da bu bakışla ele almak gerekir.

Fransız Devrimi ile Fransa’da uzun yıllar sürecek bir kaosu başlattıktan sonra bu kaos ortamı içerisinde o günkü Amerika topraklarından daha geniş bir alana sahip Fransız sömürgesi olan 2.100.000 km²'lik Louisiana kolonisini insanlık tarihinin en ucuza satılan arazisi olarak 1803’te Fransız devrimcilerinden 15 milyon Amerikan doları bedele satın aldılar. Fransız masonlar ile ABD mason biraderler arasındaki alış veriş ile bu günkü ABD’nin Louisiana, Missouri, Arkansas, Iowa, Kuzey Dakota, Güney Dakota, Nebraska ve Oklahoma eyaletlerinin tamamı ve Kansas, Kolorado, Wyoming, Montana ve Minnesota eyaletlerinin büyük bir bölümünü kapsayan bu topraklar ile ABD iki kat büyümüştür.

Amerika da Mason biraderlerden George Washington öncülüğünde Amerika kıtasını kapsayan birleşik devletlerin kuruluş süreci yürütülürken Fransız Devrimi ile öne çıkan Mason Napolyon Afrika kıtasına saldırıya geçmiş Afrika birleşik devletleri kuracak bir süreci başlatmıştı. Kuzeyde ise Mason biraderlerden 1. Aleksandr 23 Mart 1801’de saray darbesi ile I. Pavel’i öldürüp Rus çarı olmuş anayasal monarşi diye adlandırılan bir yönetim ile Asya Birleşik devletleri kurmak için mason biraderlerin tezlerine uygun reformları yapmaya çoktan başlamıştı.

Mısırı ele geçiren Napolyon orada İslam fıkıh kültürü ile tanıştıktan sonra tavanda tabana dizayn edici anayasal düzen kurmak yerine tabanda tavana ferdi standardize edici fıkıh anlayışına yönelmiş, ele geçirdiği yerlerde Anayasa değil Mecelleye de esin kaynağı olan esasen Hanbeli fıkhından beslenen Kod Napolyon adlı müktesebatı idare ettiği topraklarda meri hukuk ilan etmiştir.

Anayasal düzende bir avuç diktatörün yazıp onayladığı Anayasa metni tavandan-tabana halka dayatılıp kitleleri dönüştürme fonksiyonu görür. Fıkıh anlayışı ise tabanda ferdin içselleştirerek yaşamlarına aktardığı ferdi yaşam standartları ile halkın kendi kendini idare etmesi ve tepeden inmeci değil tabandan yükselen normlar ile devletin halkı değil halkın devleti dizayn ettiği bir düzenleme getirir. Napolyon; Mısır’da yaşadığı bu aydınlanma ile dünyayı ulus devlet zindanına çevirip insanları o zindanlarda etnik temelli tektipleştirerek birbirleri ile başkalaştıran yüzlerce ulus devlet kurup Anayasalar ilan etmek yerine, tüm dünyada meri on civarında fıkıh ile kimsenin kimseye bir hukuk dayatmadığı herkesin kendi seçtiği normlar ile kendi kendini yönettiği farklı din ve fıkıh mensuplarının ise birbiri ile ilişkilerini kendilerinin belirlediği Akîd çerçevesinde düzenlediğ, kamusal otoritesinin ise herkese kendi fıkhının gereğini icbar ettiği çoklu hukuklu etnik ve dini çeşitliliğin birlikteliğini havi fıkıhlar (şeriat) düzenini tercih etmiştir.

Napolyon’un bu paradigma dönüşümü masonlar ile Napolyon arasında iplerin kopmasına sebep olmuş, masonlar Napolyon’a Napolyon da masonlara savaş açmıştır. Ordularını Afrika’da bırakıp İngilizlerden ele geçirdiği bir gemi ile Avrupa’ya geçen Napolyon Fransa’da masonların kurduğu cumhuriyeti yıkmış ve kendisini imparator ilan ederek masonik tezleri reddetmiştir. Fransa da gücünü kaybeden masonlar Anderson Anayasasında ki değişiklikle üs olarak İngiltere’ye kaymış. Tüm güçleri ile kontrolü ele geçirdikleri yönetimleri Napolyon’a savaş açtırarak uzun uğraşılar ile mağlup edip iktidardan düşürerek onu hapsetmişlerdir. Hapisteyken yazdığı bir mektupta belirttiği gibi Napolyon Müslüman olduğunu ve eğer fırsat bulursam Hz Muhammed’in öğretileri ile tüm dünyayı idare edecek bir devlet kuracağım şeklinde ifadeler de kullanmıştır.

1808 yılında Napolyon, İspanya'yı işgali ile İspanyol sömürgesi olan Amerika kıtasındaki tüm sömürgelerdeki İspanyol hâkimiyetinden feragat etmiştir. Buna hazırlıksız yakalanan masonlar özellikle Latin Amerika’da beklenmedik bir uğraşı içerisine düşmüşlerdir.

1808'de, Napolyon'un ordusundan kaçan Portekiz kraliyet ailesi Brezilya’ya geçip krallığı merkezden sömürgeye taşımıştı. 1815'te Portekiz Kralı VI. João, Brezilya'yı Portekiz ve Algarve (El Garbi)) ile birleşmiş bir krallık ilan etmişti. Ancak Bir mason olan Deodero de Fonseca 15 Kasım 1889 bir darbe yaparak krallığa son verip cumhuriyet ilan etti.

Amerika kıtasında kalan diğer ülke Kanada da anayasacılık hareketleri. ABD ile İngiltere anlaşınca kraliyete bağlı ABD’deki sömürgeciler kuzeye kayarak bu günkü Kanada topraklarına yerleştiler. 1791 Anayasal Yasası ile Kanada İngiltere’nin özerk bir eyaleti oldu.

Rus-Amerikan şirketi sömürgesi olarak Alaska’nın 30 Mart 1867’de Mason Rus Çarı II. Aleksandr tarafından ABD’ye satılması ile ABD bu günkü halini alırken Amerika kıtasındaki Anayasacılık hareketleri tamamlandı. Tüm dünya da anayasal düzene geçmek için yeni planlar. Yeni tez ve anti tezler devreye kondu.

1700’lü yılların ortasında başlayıp 1800’lü yılların sonuna geldiğimizde modernizm dininin mezhep savaşları başlamıştı. Artık Anayasacılıkta üçüncü evreye komüno-faşist burjuva anayasacılığı evresine geçilmiştir.