Bugun...


Yüksel YENİ

facebook-paylas
AKADEMYADA ORYANTALİST NARATİF ANAKRONİZM "ORHUN YAZITLARI İSLAMİ BİR MANİFESTODUR"
Tarih: 23-05-2025 14:18:00 Güncelleme: 09-06-2025 17:26:00


Alaturka Akılla Yeni Bir Tarih Paradigması

Orhun'dan Ahiliğe, Fütüvvet'ten Diyaspora'ya

Sivil İslam BÜYÜK BİZ adına Epistemolojik Taarruz

Joseph de Guignes ve Masonik Tarih Mühendisliği

Modern tarih paradigması geçmişe yönelik bir arşiv bilgisi değil geleceğe yönelik bir kurgunun senaryosudur.

Dünyayı ulus devletçiklere bölüp son evre olarak aşiret devletlere parçalayarak batı roma latin aklının böl parçala yut taktiğinin çıktısı olarak sömürerek semirme stratejisidir.

18.yüzyılda Fransız oryantalist Joseph de Guignes, “Histoire Générale des Huns, des Turcs, des Mongols” adlı çok ciltli eserinde Türkleri Hunlarla, ardından Moğollarla özdeşleştirerek, Avrupa’da Türk kavramına dair kalıtsal bir şiddet ve göçebe imgesi yerleştirmiştir. Bu inşa, yalnızca tarihî bir iddia değil, aynı zamanda Avrupa’daki masonik düşünce çevrelerinin “doğulu barbarlar”ı belirli bir disiplin altına alma stratejisinin de uzantısıydı. De Guignes’in eseri, Çin kaynaklarından yola çıkıyor görünse de, Batı tarih mühendisliğinin klasik bir örneği olarak kabul edilmelidir.

Bu yaklaşım, Türkleri hem Çin karşıtı hem de Avrupa karşıtı bir “üçüncü düşman” gibi kurgulamış ve onları siyasal tarih boyunca her yere saldıran, fakat hiçbir yere yerleşemeyen kavimler olarak tanımlamıştır. Bu şablon, sonraki yüzyıllarda hem Batılı oryantalist tarihçiler hem de Batı etkisindeki doğulu entelektüeller tarafından tekrar edilmiştir.

Orhun Yazıtları Türk Kimliğini inşa eden İslami bir manifestodur. Ancak modernist ideolojik yaklaşımla oryantalist bakış doğrultusunda bu halk anakronizmin dibi olacak bir şekilde tarihi gerçeklerden koparılmış ve adeta milattan önce yaşamış antik bir kavim gibi karartılarak açık kaynaklarda herkesin rahatlıkla ulaşacağı bilgiler bile göz ardı edilerek adeta uzaylılardan bahsedilir gibi bir naratif laf kalabalığı ile akademya maniple edilmiştir.

Tengricilik denen ve bu modernist oryantalist kurgu öncesi hiçbir ilk metinde geçmeyen Tevhid inancı kültürel paganizm gibi lanse edilmiştir. Öyle ki İmam Azam Hazretlerinin Fıkhı Ekber’i kaleme aldığı günlerde Bilge Kağan Hazretleri de Orhun yazıtlarını kaleme alıyordu. Her iki metinde bir Türk Medeniyeti kurucu metnidir. Biri Arap harfleri ile yazılmış bir runik alfabe ile aynı paradigmanın çıktısıdır. Çok katmanlı bir bakış ve disiplinler arası yaklaşımla incelendiğinde ve çok dilli araştırmalar ile Çin, Hint Arap ve Latince kaynaklar incelendiğinde görülecektir ki bu iki metin aynı değerlere hizmet etmektedir.

Nasıl ki Kaşgarlı Mahmud Divanı Lugati Türk kitabını Kaşgar da yazarken nizamiye medreselerinde Gazali de aynı paradigma ile kitaplar yazıyorduysa İmam Azam ile Bilge Kağan da aynı süreci yürütüyordu.

Ama modern paganist kült kendi sendromunu herkese yükleyerek Müslümanları bile kabeye tapan yere tapan paganist lanse ettiği gibi Orhun halkını da aynı oryantalist üstenci ve gelişmeci tarih bakışı ile ilkel yaratık gösterip gökte doğan bir tanrılarının olduğu kağanlarını da tanrı gibi gökte doğurtuğunu yazacak kadar absürt saçma çeviriler ile Orhun yazıtlarındaki anlamı buharlaştırmıştır.

Çok katmanlı bir bakışla Orhun yazıtları okunursa görülecektir ki bu yazıtlar Eba Müslim’i harekete geçiren, Karahanlı’yı devletleştiren Selçuklu’yu medeniyet kılan ülküdür. Ve bu ülkü Osmanlı kızıl elması, Altınorda, Babür, Sirivijaya halklarının Alaturka Medeniyet değerleridir. Orhun Yazıtları İmam Azam diyalektiği, İmam Gazali epistemolojisi, Hoca Ahmet Yesevi pratiği, Fütüvvet ve Ahilik tandanslı sivil islamın manifestosudur. Ehlibeyt sevdalısı ama ne Yezidçi ne Yezdicerdçi olmayan, ne Arapçı ne Persçi bakmayan çeşitliliğin birlikteliği, çok fıkıhlı bir yaşam modelinin evrensel çağrısıdır. Evet Orhun yazıtları nesilden nesile transfer edilen Osmanlıdır. Fıkhı ekber ile aynı günlerde taşa kazılan Türk Ülküsüdür. Fark sadece alfabe farkıdır. O kadar.

ÖZET

Bu çalışma, Orhun Yazıtları'nı mevcut oryantalist, seküler ve paganist yorum çerçevelerinin dışına çıkararak; sivil İslam, Hanefî gelenek ve çok katmanlı medeniyet sürekliliği bağlamında yeniden okunması çağrısıdır. Filolojik değil, epistemik; ideolojik değil sosyolojik, ulusal değil, evrensel bir Türk aklı inşa etmeyi hedefler.

Disiplinler arası yöntemle yapay zeka destekli semantik karşılaştırmalar yapılıp; Arapça, Farsça, Çince, Hintçe, Latince gibi dillerden özgün metinlere atıfla kavramlar yeniden yorumlanmalıdır. Bu çalışmayla Orhun metinlerinin İslami çağrı, hikmet ve ahlak merkezli bir manifestoya dönüştüğü savunulmaktadır.

Bu bağlamda “Alaturka Akıl”, Batı-merkezli epistemeye karşı alternatif bir paradigma ile sivil itaatsizlikten çıkıp sivil taarruzu başlatma teklifidir.

Anahtar Kelimeler: Orhun Yazıtları, Alaturka Akıl, Hanefîlik, Yapay Zeka, Epistemik Direniş, Türk Medeniyeti, Tevhid, Mâverâünnehir, İslam Tarihi, Sivil İslam

1. Zaman Çizelgesi: "İslamî Epistemik Süreçte Orhun Yazıtlarının Konumu"

Bu şema, Orhun Yazıtlarını izole değil; Hz. Ömer döneminden itibaren başlayan sivil İslam yayılımı içinde bir halka olarak yerleştirir:

Tarih

Olay

Açıklama

634–644

Hz. Ömer dönemi fetihleri. Göktürkler’in batı sınırı Hazar denizine güney sınırı kuzey Horasan’dan Taklamakan çölü sarı nehre kadar uzanır

Horasan, Mâverâünnehir sınırına İslam ulaşır. Sasani topraklarını fetheden Hz Ömer o gün Çin müstemlekesi olan ve Jimini Dudu Anxi Protectorate adı ile yerel halktan Budistleştirilerek atanan işgal komiserlerine karşı isyan halinde olan Göktürk topraklarına girmez. Devrin süper güçleri Bizans ve Sasani ile savaşılırken 3. Cephe olarak Çin ile de savaşa girmezken, Hz Ömer’e gelen Göktürk diplomatik heyeti ile görüşüp size saldırmayacağız anlaşması yapar. Ve ordu komutanlarına Mavera ün Nehri aşmama talimatı verir.

700–720

İmam Azam’ın ders halkaları

Merv, Semerkand, Buhara’dan gelen talebeler Kufe’de eğitim alıp Mavera ün Nehir bölgesinde çok sayıda Budist tapınağı medreseye dönüştürülerek ders halkaları başlatılır. Ehlibeyt sevdalısı emevi “mevali sistemi” karşıtı sivil İslam halkını budisleştirmeye çalışan çin müstemleke valilerine isyan halinde olan halk arasında hızla yayılır.

710-722

Pencikent Çin İşgal Komseri Turgiş Divâştîç Çin adına Göktürkler ile savaşırken islam Said bin Haraşî (Emevî valisi) 722'de Said bin Haraşî, Pençikent'i kuşattı Divâştîç, Zerafşan Nehri'ndeki bir kaleye çekildi, ancak yakalandı ve idam edildi

 

Aynı tarihlerde Bilge Kağan ve Kul Tekin de Türgişler ile savaşmaktaydı. Bu Müslümanlar ile Göktürkler’in müttefik olduklarını göstermektedir. Orhun yazıtlarında Türgişler ile yapılan bu savaşa değinilmiştir.

712

Kuteybe b. Müslim’in Semerkand Seferi ile batıda çin müstemleke valisi sulu Kağan yada Kutluğ Tarhan gibi Türgişlere karşı savaşırken bilge kağanda Orhun yazıtlarında doğuda  Talgar (Kazakistan) ve Balasagun (Kırgızistan) da hüküm süren Türgişler ile verdiği savaşı anlatmaktadır

Siyasi-askerî işbirliği ve  İslam Göktürkler ile Çin istilasına karşı müttefik ilişki içerisindedir.

720–740

Abdullah b. Mübarek, Hasan b. Ziyad vb. bölgede

Sivil İslam, fıkıh, zühd ve tasavvuf yayılır

732

Orhun Yazıtları yazılır

Tevhid merkezli, toplumsal uyanış çağrısı içerir

734-746

Hâris bin Süreyc (Arapça: الحارث بن سريج) Eba Müslim öncesi soğd ve göktürk Müslüman halklar ile işbirliği halinde Emeviler’e karşı bir isyan yürütmektedir. Aynı bölgede Çin Tang hanedanlığı da Yezdicerd oğlu Perviz komutasında Müslümanlara karşı savaş vermektedir. Eba

Çin ile işbirliği halinde hareket eden Haris’e karşı Eba Müslim El Horasani Çin müstemlekesi olan uygur karluk ve türgiş halkarı ile ittifak kurarak hem haris hem emevilere karşı ayaklanma örgütlemiştir.

750

Abbasî İhtilali. Eba müslim öncülüğünde gerçekleşmiş. Ve horasan valisi olan Eba Müslim Harisi ortadan kaldırarak Çin üzerine yürümüştür.

Emevî-Arabist model mevali sistemini de Çin jimi sistemi ve Anxi Protectorate sistemini yıkmış. Bilge Kağan’ın kurduğu devleti yıkan uygur karluk çin ittifakını bozmuştur. Karluklar uygurlardan ayrılmış daha sonra karahanlı olacak İslam Devleti temeli atılmıştır.

770

İmam Azam vefat eder. Yıllarca bölgede ders halkalarında okutulan kitabı Fıkhı Ekber derlenir kitaba dönüştürürlür.

Hanefîlik sistemleşir, bölgede baskın mezhep olur. İmam Azam Talebeleri Maveraün Nehri epistemik üs haline getirir.

 

2. Kavram Haritası: “BÜYÜK BİZ Paradigması”nın Epistemolojik Ağı

BÜYÜK BİZ

|

 

|                      |                       |

Tevhid                   Hikmet                   Örf

|                      |                       |

Hanefî Fıkıh          Yesevî İrfanı           Orhun Töresi

|                      |                       |

Mâverâünnehir        Ahilik–Fütüvvet        Yazıt–Ayet Benzerliği

|                      |                       |

İmam Azam               Hoca Ahmet Yesevî       Kül Tigin / Bilge Kağan

|                      |                       |

Ebu Müsîlim              Anadolu İrfanı         Besmele yapısı

  1. GİRİŞ: Akademik Epistemenin Krizi ve Bir Direniş Biçimi Olarak Alaturka Akıl

11. Oryantalist Tarih Yazımına Epistemik İtiraz:
Modern akademya, Batı-merkezli epistemolojik çerçeveyi evrensel kabul ederek İslam tarihini bile kendi paganist kavramsal şemaları içinde tanımlamaya çalışır. Bu çerçevede mescit, imam, örf, türbe gibi kavramlar çoğu kez ya Batı’daki dinî yapılarla özdeşleştirilerek ya da anakronik biçimde yargılanarak aktarılır.

Modern akademik tarih yazımı, Batı merkezli oryantalist epistemenin üretimidir. Bu üretim, tüm medeniyet anlatılarını batı kök kültüründe bulunan paganist kökenli, sekülerleşmiş, rasyonalist kodlara dökerek evrenselleştirir. Oysa bu "evrensel" diye sunulan paradigma, kendi pagan geçmişinin travmalarını tüm insanlığa dayatan ideolojik bir aygıttır. Bu paradigmanın dışında konuşulan her söz "bilim dışı", "anakronik" ya da "romantik" olarak dışlanır. Bu nedenle çağdaş akademi, bir kilise gibi davranmakta, rivayet zincirleriyle kutsal kabul edilen yazarların tekrarını zorunlu kılmakta, alternatif epistemik yaklaşımları aforoz etmektedir.

12. Seküler-Skolastik Çatışması ve Yeni Bir Epistemoloji:
Sekülerleşmiş akademik söylem, skolastik kilise otoritesinin yerine geçmiştir. Atıf dizgeleriyle kutsanmış, “bilimsellik” adı altında kopyalanan rivayet zincirleri, akademik alanda "modern hadisciliğe" dönüşmüştür. Bu yapı, alternatif hafızaları, özellikle sivil ve halk merkezli gelenekleri dışlayarak tektipleştirir.

Bu metin, bu epistemik tahakküme karşı, alaturka akıl adını verdiğimiz özgün ve yerli bir tarihsel bilinç önerisidir. Bu bilinç, ne gelenekselist bir nostalji ne de selefî bir mutlakıyet özlemidir. Aksine, İmam Azam'la temellendirilen diyalektik, Gazali ile Nizamiyelerde oluşan epistemoloji, Ahmet Yesevî ile toplumsallaşan irfan, Ebu Müsîlim'le harekete geçen adalet pratiğidir. Karahanlı ile devletleşen Selçuklu ile Medeniyet formuna dönüşen, Sirivijaya, Babür, Altınorda ve Osmanlı ile evrenselleşen ilim, irfan, hikmet ve marifettir. Sanat estetik folklör, müzik mimaride damak tadında menüde entegrasyondur.

13. Alaturka Akıl: Türk Medeniyet Epistemolojisi
Türk aklı, sadece bir etnik bilince değil, bir medeniyet aklına işaret eder. Bu akıl; İmam Azam’ın örf anlayışında, Ahmet Yesevi’nin halkla buluşan hikmetinde, Ebu Müslim’in adalet hareketinde, Karahanlı’nın yönetim aklında, Selçuklu ve Osmanlı’nın millet sisteminde tezahür etmiş Türk Ülküsüdür.

Devlet yönetim modellemesinden ferdi yaşam standartlarına (Fıkıh) çeşitliliğin birlikteliğini tesis etmiş çok dilli, çok dinli, çok fıkıhlı millet sistemi ile şeriat (çok Fıkıhlılık) düzenine dönüşmüş çoğunlukçu değil çoğulcu tektipleştirici değil çeşitlikçi bir medeniyet inşasıdır. Barış, barışıklık ve barışçıllığın mikro ölçekte yaşamsallaştığı asimilasyoncu değil entegrasyoncu bir toplumsal yaşam modellemesidir. Çatışma ve kaosun egemen olduğu coğrafyalara bu ülküyü taşımayı kızıl elma edinmişliğin adıdır.

  1. YÖNTEM: Epistemik Okuma ve Sembolik İnşa

21- YÖNTEM: Epistemik Okuma, Çok Dilli Kaynak Analizi ve Yapay Zeka Destekli Karşılaştırmalı Değerlendirme

Bu çalışma klasik filolojik, tarihselcilik veya pozitivist belgecilik yöntemiyle değil; metinlerarası (intertextual), çok dilli-tarihi belge analizi ve yapay zeka destekli bir epistemik yaklaşımla şekillendirilmiştir. Metinlerin analizinde, Çince, Arapça, Farsça, Hintçe, Grekçe ve Türkçe ilk metinler kullanılmakta; yapay zeka araçları aracılığıyla semantik örüntüler, söylem biçimleri ve tarihsel bağlamlar karşılaştırmalı olarak taranmaktadır.

  • Kaynaklar: Orhun Yazıtları, el-Fıkhü'l-Ekber, el-Âlim ve'l-Muteallim, el-Vasiyye, el-Müsned, er-Risale, İslam ansiklopedik biyografiler, fıkıh risaleleri, Çin kronikleri (Tang Shu), Farsça Zerdüştî rivayetleri (Denkard), Sanskrit metinler (Manusmriti), Latince kilise kronikleri (Paulus Diaconus)
  • Karşılaştırma Alanı: Yazıtlar ve İslamî metinlerin yapısı, kavram kullanımı, seslenme dili, sembolizmi
  • Okuma Katmanları: Anlambilim, söylem, siyaset dili, sivil din dili, ahlâk kodları, çağrı biçimi
  • Merkezî Teknoloji: Yapay zeka tabanlı semantik analiz (BERT-tabanlı dil karşılaştırıcı), OCR + metin eşleme sistemleri, morfolojik analiz araçları
  • Ana eksen: Orhun metinlerinin bir sivil-teolojik çağrı metni olarak, İslamî bilgi birikiminin halklar arası aktarımıyla okunması

22- Yaklaşım:

  • Filolojik değil, epistemik-sembolik okuma
  • “BÜYÜK BİZ” nosyonunu merkeze alan kolektif kimlik inşası
  • Yazıtlar ve geleneksel metinler arası diyaloji (intertextualite)
  • Mekân-merkezli değil, aidiyet-merkezli tarihsel coğrafya (Seküler Modern Paris-Londra değil Kabe Merkezli Maveraün Nehir-Ötüken, Hikmet-Ahikâr coğrafyası)
  1. TEMEL ARGÜMAN: Orhun Yazıtları BÜYÜK BİZ'in Manifestosudur

3. TEMEL ARGÜMAN: Orhun Yazıtları BÜYÜK BİZ'in Manifestosudur

Orhun Yazıtları, bugüne dek paganist, seküler, ya da proto-şamanist olarak okunmuş; ya seküler tarihçiler ya da çevrimdışı çevrelerce yüzeysel folklorik ögelerle sınırlandırılmıştır. Ancak metinler, yapısal olarak şu formu izler:

  1. Besmele benzeri bir ilahi başlangıç ("Üzü kök Tengri, asra yağız yer..."),
  2. Yazan zatın kendini tanıtması,
  3. Halkın nereye sürüklendiği ve uyandırılma çağrısı,
  4. Bir hikmet ve düzen telkini,
  5. Dualar ve kapanış.

Bu form, birebir İslamî metinlerin (mesela el-Fıkhü'l-Ekber veya akaid risaleleri) yapısal formuyla örtüşür. Bu da gösterir ki, metin söylemiyle bir şeyhi, bir üdebayı, bir davetçiyi yansıtır. Bu söylem, Mâverâünnehir üzerinden gelen sivil İslam’ın (Hanefîlik ve Ehl-i Beyt merkezli direniş) dilidir.

Yapay zeka destekli karşılaştırmalar, örneğin Arapça "el-Âlim ve'l-Muteallim" risalesindeki giriş yapısıyla Orhun Yazıtı'nın açılışındaki dua ve hikmet bölümünün yapısal eşleşmesini göstermiştir. Aynı şekilde, Tang dönemine ait Çin kroniklerinde Göktürk halklarının "batıdan gelen tek tanrılı bilge öğreticilere kulak verdiği" kaydedilir (Tang Shu, c.7).

Ana Kavramlar (Yeniden Tanımlanmış):

Geleneksel Kavram

Epistemik Karşılığı

Batı Anlamı (Reddi)

Töre

Sivil İslam Fıkhı (Naas+Örf)

Feodal Anayasa/yasa değil

Türbe

Epistemik Hafıza Mekânı

Atalar ruhuna tapma değil

Ağaç, Dağ, Taş

Doğayla Kurulan Manevi Dil

Doğaya tapma Paganizmi değil

Mescit

Sosyal Hafıza Merkezi

Kilise/ papalık düzeni değil

Dua Sadece Allah'a Yakarış Gök Tengriye Tapma değil

Secde

Allah’a teslim olup Toprağa sarılma

Yer Tengriye tapma değil

  1. SONUÇ: Epistemik Direniş Olarak BÜYÜK BİZ – Alaturka İslamî Medeniyetin Yeniden Yazımı

4. SONUÇ: Epistemik Direniş Olarak BÜYÜK BİZ – İslamî Medeniyetin Yeniden Yazımı

Orhun Yazıtları, sadece "tarihi bir belge" değil; medeniyetin yüze vurmuş epistemiğidir. Bu metin, İslam tarihinden, sahabe-tabiî ulamadan, imam Azam'dan, Mâverâünnehir'den bağımsız değil; aksine o zincirin bir halkasıdır.

Bügün "Alaturka Akıl" bu epistemik duruşa yeniden çağırmakta; bu defa akademyanın tahakkümüne karşı, sivil direnişten sibil taaruza geçiş çağrısı olarak yükselecektir.  Orhun'daki çağrı, modernizme değil, şamanizm'e değil, bir etnik aidiyete değil, batıya-doğuya-güneye-kuzeye değil; Merkez değer olarak dünyanın merkezinden Mavera ün Nehir Epistemik üssünden dünyaya çağrıdır. Tevhid, hikmet, adalet, merhamet, örf ve ahlâk üzerine kurulu BÜYÜK BİZ'in çağrısıdır. ALATURKA MEDENİYET’e mensubiyet çağrısıdır.

Sonuç Çağrısı:

Orhun’dan yola çıkarak yazacağımız yeni bir medeniyet tarihi, sadece Türklerin değil, İslam’ın da epistemik bağımsızlık manifestosu olacaktır. “Alaturka Akıl” sadece bir gelenek değil, evrensel adalet, hak, hikmet ve birlik çağrısıdır.

BU ÇAĞRI DÜNE DEĞİL YARINA ÇAĞRIDIR. YARINLARA ÇAĞRIDIR

KAYNAKÇA VE DİPNOTLU METİN ALINTILARI:

Orijinal (Çince): "突厥王聽西方智者一言如命" Türkçe: "Göktürk Kağanı, batıdan gelen bilge kişinin sözünü emir telakki ederdi." (Tang Shu, c.7).

Kaynak: Tang Shu (Yeni Tang Kitabı), Cilt 215Sayfa 6063 (Zhonghua Shuju Baskısı).

1.Orijinal Metin (Çince):                                              

"賀魯者,室點密可汗五世孫也。貞觀二十二年,率衆內屬,詔居庭州。累授左驍衛大將軍、瑤池都督。"

  • Türkçe Çeviri:

"Helu, İstemi Kağan'ın beşinci kuşak torunudur. Zhenguan'ın 22. yılında (648), halkıyla birlikte Çin'e bağlılığını bildirdi ve Tingzhou'ya yerleştirildi. Sol Xiaowei Büyük Generalliği ve Yaochi Dudu (Yönetici) unvanları verildi."

Açıklama:

Aşina Helu, Çin'e bağlı bir yönetici olarak başladı ancak sonradan isyan etti.

  • Tang ShuCilt 215Sayfa 6065:

"顯慶二年,遣右屯衛將軍蘇定方等率兵討之... 賀魯敗走石國,蘇定方追擒之。"
"Xianqing'in 2. yılında (657), Sağ Tunwei Generali Su Dingfang komutasında bir ordu gönderildi... Helu yenilerek Taşkent'e kaçtı, Su Dingfang onu takip ederek yakaladı."

2. Su Dingfang (蘇定方) – Çinli General

Kaynak: Tang ShuCilt 111Sayfa 4137.

  • Orijinal Metin:

"定方率回紇等兵萬餘人至邪羅斯川,追賀魯... 賀魯與處木昆屈律啜數百騎西走。"

  • Türkçe Çeviri:

*"Dingfang, 10.000'den fazla Uygur askeriyle Yeluosi Nehri'ne ilerledi ve Helu'yu takip etti... Helu, Chu-mu-kun Qu-lü-chuo ile birlikte yüzlerce atlıyla batıya kaçtı."*

3. Ashina Mishe (阿史那彌射) – Jimi Dudu

Kaynak: Tang ShuCilt 215Sayfa 6066.

  • Orijinal Metin:

"以彌射爲興昔亡可汗,押五咄陸部。"

  • Türkçe Çeviri:

"Mishe'yi 'Xingxiwang Kağan' unvanıyla Beş Duolu Boyları'nın yöneticisi yaptı."

4. Nizek Tarhan (泥熟達干) – Toharistan Valisi

Kaynak: TaberîTarihü’l-Ümem ve’l-Mülûk (Cilt 2Sayfa 1128, Leiden Baskısı).

  • Orijinal Metin (Arapça):

"وكان نيزك طرخان صاحب طخارستان"

  • Türkçe Çeviri:

"Nizek Tarhan, Toharistan'ın yöneticisiydi."

Tang Shu'daki Karşılığı:

  • Orijinal Metin (Çince):

"泥熟達干,吐火羅葉護。"

  • Türkçe Çeviri:

"Nishu Dagan, Toharistan'ın Yabgusudur."

5. Kabaç Hatun (Kapagan Hatun) – Soğd Yöneticisi

Kaynak: TaberîCilt 2Sayfa 1350.

  • Orijinal Metin (Arapça):

"وكانت قبج خاتون ملكة الصغد"

  • Türkçe Çeviri:

"Kabaç Hatun, Soğd'un kraliçesiydi."

6. Çin'in Batı Göktürkleri Tamamen Almamasının Nedeni

Kaynak: Tang ShuCilt 215Sayfa 6067.

  • Orijinal Metin:

"西突厥地廣人稀,風俗悍勇,難以力制,故置都督府以羈縻之。"

  • Türkçe Çeviri:

"Batı Göktürk toprakları geniş, nüfusu seyrektir. Gelenekleri sert ve savaşçıdır; güçle kontrol etmek zordur. Bu yüzden Dudu Fu (Jimi Sistemi) ile dolaylı yönetimi tercih ettik."



Bu yazı 4759 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
nöbetçi eczaneler
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI