Modernist yaşam modellemesi ile küresel ölçekte asimile olan insanlık, tektipleşme ve tekelleşmenin acı veren ıztırabına ideolojik ve politik yönü olmayan tamamen sivil ve doğal memnuniyetsizlik haliyle psiko-sosyal, eko-sosyal açıdan köle isyanları öncesini andıran bir karşı sorgu ve rahatsızlık içerisindedir. Bu sorgusal tepki evresi asimilasyonu çökertecek bir disimilasyonun öncüsüdür. Bu modernitenin suni yaşam anlayışının fıtrata yani özgün olana, orijinaliteye, doğaya doğallığa toslamasıdır. Robotlaştırılan İnsanın İnsanı, insanlığı, insaniliği arayışıdır. Asimile edilen dünyada disimilasyonun başlamasıdır. Bu modernizmin sonunun başlangıcıdır.
Asimilasyon; farklı olanı dönüştürüp baskın olana benzeştirmektir. Küçük ve dar yapıları anabolizmik özümsetme ile komplike yapılara evirici yapım reaksiyonudur.
Disimilasyon; benzeşmeyenin, benzeşemeyenin dağılması, ayrışması, ayrılmasıdır. Büyük kompleks yapılarda katabolizmik yadımsama ile daha küçük yapılara dönüşümü başlatan yıkım tepkimesidir.
Tabii olan ne varsa, neredeyse tektipli değil çeşitlidir. Bir canlının ruh hali, bir organın hücreleri, bir ailenin fertleri, bir ormanın ağaçları, bir dağın çiçekleri, bir denizin ırmakları, bir kayanın minareleri, bir bölgenin hayvanları, bir günün saatleri, havanın ısı derecesi hatta basıncın seviyesi elastiki bir çeşitlilik halindedir. İnsanların doğruları çeşitlidir. Dili; dilin şiveleri, dini; dinin fıkıhları, rengi; renginin tonları çeşitlidir. Eğer tabii gidişatın seyrine baskın olanın müdahalesi yoksa hayat, hayatiyet, varlık, var oluş çeşitliliktir. Her şey, her yer, herkes, moleküler, genetik, biyolojik, kimyasal, fiziki, psikolojik, sosyolojik, etnik, örfi, hukuki elastikiyet ve çeşitlilik içerisindedir. Çeşitlilik; parçanın bütün içinde mündericen oluşturduğu uyumundan ibaret, farklılıkların ahenginden müteşekkildir. Fıtrat çeşitlidir. Tekdüze değildir. Statik değildir. Elastikidir. Esnektir. Çeşitlidir.
Fıtrat; ilk hal, orijin, orijinalite, tabiat, tabiiyettir. Fıtri olan her şey elastikidir. Karşılaştığı çeşitli etmenlerle değişik hallere evrilir değişik tonlara bürünür. Etki tesirdir. Etkilenende iz bırakır, eser bırakır. Her şey etkilenir, hiçbir şey aynı halde kalmaz. Etki hayatiyettir. An be an halden hale geçiş fıtridir. Bu hallerden bir kesiti genellendirmek yahut tek hali sabitlemek, statikleştirmek fıtrata aykırıdır.
Toplumsal çeşitlilik fraksiyonel ayrışma, fırkalaşma değil toplumsal derecelerdir. Tefrika değil tabakadır. Fırkalaşma bütünü parçalara ayırarak kastlaştırmadır. Tabii halin dezentegrasyonudur. Geçişkenliği olmayan katı sınırlarla kesin ayrışmadır. Çeşitlilik; mündericen bir bütüne derç olan katılabilen, mutabık kalınan tabakalar halindeliktir. Bir kitabı oluşturan sahifelerin bir kapak altında toplanarak oluşturduğu ahenk gibidir. Tam oturmasa da biraz zorlarsak belki; entegrasyondur. Kelimenin tam anlamıyla ifade edecek olursak “Tevhid”dir. Bire bir her şeyin, herkesin kendisi olarak birlikteliğidir. Tekleşme değil birleşmedir.
Modernizm; entegrasyona kapalı asimilasyoncu bir kök kültürden beslendiğinden birleşmeyi, dayanışmayı, paylaşmayı değişkenliği değil tektipleştirmeyi, tekelleşmeyi, yığınlaşmayı, sabitlemeyi düzen olarak kabullenmiştir. Modernleşmenin realize ettiği bu tekdüze kitlesellik kurumsal kimlikler üzerinden tüzel kişiler aracılığı ile sürdürülürken insan doğasının şahsilik şahsiyet şahıs ölçekli ferdi tepkisi telekomünikasyon ve enformasyondaki hıza paralel küreselleşmiştir. Bu ferdi tepki modern düzenin dağılmasına kurumların çökmesine kavramların değişmesine etken olacak bir ivme ile artan oranda artmaktadır.
Asimilasyoncu modern akıl dün İşgal ettiği topraklarda Aztekler, Mayalar, İnkalar, Aborjinler, İfrikiyelileri vahşice yöntemler ile etnik soykırıma tabi tutmuştur. Batı uygarlığının modern akıl yürütme şekli ile saptadığı doğruya göre evrimsel değişimde kendilerini Homo sapiens sayıp kendilerine benzetemeyeceklerini ise henüz insan olamamış hayvanımsı yaratık kabul ederek onları yok etmeyi bir avcının hayvan avlaması gibi meşru kabul edip toplu katliama tabi tutarak yok etmişlerdi. Kendilerine benzetebileceklerine inandığı halkları ise kültürel soykırıma tabi tutarak asimile etmiştir. Ancak bu soy kırım ve asimilasyona karşı fıtrat intikam alma sürecini başlattı. Soyu kurutulan kızıl derililerin çocuklarında kelaynak kuşları gibi birkaç koya sıkışmış kalmış anca dedelerine zerre misali benzemeyen bu modern asimilasyon çıktısı insanları bu gün BM öncülüğünde fonluyorlar. Sırf dedelerine benzesinler diye BM, AB ve Büyük bankalar yüksek bütçeli fonlar ayırıyor. Ve kaybolan kültürleri birikimleri canlandırmak istiyor. Hatta bu gün AB uyum süreci kapsamında ninesinin komşu kadınları çağırıp evin duvarlarının gölgesinde sokağa bir kilim sererek toplanıp çay içip muhabbet etmelerini canlandırma muhtevalı bir proje yapıp adını kaybolan kültürü canlandırma yada komşuluk ilişkilerini geliştirme projesi koyduğun geleneksel aktivite için bile AB fon transfer etmektedir. Yani Fıtrat intikamını alıyor.
Asimilasyoncu modern yaşamda ki disimilasyonu şu alanlarda küresel ölçekte görmekteyiz; Metaverse Sanal Dünya, Fantastik Kurumlar, Sentetik Üretim, Spekülatif Piyasalari ve Schooling Öğretim