Bugun...


Yüksel YENİ

facebook-paylas
DİSİMİLASYON 3: Fantastik Kurumlar
Tarih: 03-07-2023 16:11:00 Güncelleme: 04-07-2023 16:02:00


 Roma’nın Hıristiyanlığı kabulü ile literatüre giren “modern” kavramı Roma toplumunun paganist kök kültüründen beslenen sosyal iklimde, paganizme tepkiselleşirken aynı zamanda o değerlerden beslenerek Hıristiyanlığı başkalaştırıp Romalıların tanrılarını kilisenin ikonlarına dönüştürmüştür. Doğu aklının tepkisi ile ortaya çıkan monoteist İkonoklazm hareketlerinin bastırılması ile Greko-Romen batı Avrupa aklının kök kültüründe yer alan pagan değerler İsa’nın dinini başkalaştırarak pagan değerlere evirmiş ve Roma diktatöryası ile bu Hıristo-paganizme (Pagan Christianity)  sürdürülebilirlik kazandırılmıştır.

Aynı sosyal iklimde bu kez Hıristiyanlık ile çatışan modernizm Hıristiyanlığın kök kültüründen kopmayıp onları başkalaştırarak ikonlara yüklen anlamı amblemlere yüklemiş. O amblemlerle sembolize ettiği tüzel kişiliklere bir Hıristiyan’ın kiliseye yüklediği mana ve mefhumu yüklemiştir. İnsanı hiçleştirerek bu amblemler ile sembolize edilen kurumları Roma Kilisesi benzeri yüceltmiştir. Kurumsal kimlik ferdi kişiliğin önüne geçmiş, marka değer o markayı tasarlayan hatta üreten insanın değerine öncülenmiştir. İnsanın değeri modern mabetler olarak kurgulanan kurumlarda, kilise hiyerarşisinden esinlenen ve ruhban sınıfının statülerine göre belirlenen kurumsal pozisyonuna göre tanımlanmıştır. Herkes kurumsal aidiyetini sembolize eden modern kilisesinin amblemleri arkasında görünür olmuş, kurumsal kimliği ile tanınır olmuştur.

Kimin oğlu olduğu, kimin soyundan geldiği, hangi maharete, hangi niteliğe, hangi beceriye, ne tür bir ahlaka, nasıl bir fiziki güzelliğe sahip olduğu yani insanlığı ile değil hangi kurumda, hangi pozisyonda, hangi yetki ile, hangi sorumlulukları icra ettiğine göre insana kıymet belirlenmiştir. Hatta bu kıymetlendirme farklı kurumsal putlara adanmış aynı pozisyondaki kişiler arasında bile kurumun marka değerine göre farklılaşmaktadır. Marka değeri saptayan tek ölçütte çok ve çoğunluktur. Kütledir. Kitledir.

Çok üyesi olan, çok oy alan bir partinin bir ilçe başkanı pozisyonunda olan birisi çok üyesi olmayan çok oy alamayan başka bir partinin genel başkanından daha itibarlı sayılır. Çok satan, çok şubesi olan bir firmada şef pozisyonundaki birisi daha az işlem hacmi olan bir başka firmanın müdüründen itibarlıdır. Kurumlar üzerinden şekillenen hayat ve kurumsal pozisyonlara göre insana verilen kıymet insanı kurumlar karşısında hiçleştirmiş, bir imge durumuna düşürmüştür. Etimolojik köken itibari ile “personel” zaten bir hiçtir. Latince “persona” kelimesine “alis” son eki getirilerek oluşturulmuş bir kavram olup, maske, maskot, tiyatroda bir kurumlardaki yönerge benzeri bir senarist tarafından hazırlanan ve birilerince hazırlanmış senaryoda ona verilen rol ne ise onu oynayan, asla kendisi olmayan, olamayan sadece senaristin karakterize ettiği rol ne ise o olmaya çalışan onu canlandıran tüm söz fiil hatta tavırları tanımlamış bir tiyatroda oynayan karaktere personel denir. Personel aktör değil figürdür. Figürandır.

İnsanın kendi adına karar alıp, aldığı kararı uygulama, verdiği karardan çıkan sonuç neyse onu sahiplenme, dilediğinde dilediği şeyi yapma, istemediğinde ise yapmama insan fıtratının gereğidir. Ama bir kuruma personel olan kişi asla kendisi olamaz. O gün o saatte ona hangi rol biçilmişse o rolü oynamak zorundadır. Hasta olsa, morali bozulsa, coşkun olsa, yorgun olsa, iştahsız olsa, iştiyak duysa fark etmez. Ne fazla ne az, ne o ne bu, sadece verilen rol, belirlenen görev ne ise onu, belirlenen tonda, belirlenen miktarda, belirlenen adette, belirlenen yöntemlerle, belirlenen şekilde yapacaksın. Çünkü personelin seçme hakkı, karar hakkı, tercih hakkı hatta tasarruf hakkı yoktur. Kendi doğrularına göre değil Kurumsal mevzuata uygun çalışır. Kendi kültürüne değil kurum kültürüne angaje davranır.

 Modernizm, tanıdığı tanımladığı insanı yaratmıştır.

  • Robot.

         Modern aklın tanıdığı, tanıttığı, tanımladığı insan; alet kullanan hayvan, konuşan hayvan, düşünen hayvan.

        İnsan; mutfaktan aldığını tuvalete aktarmak isteklendirmesi ile çalışan, resmi dairesi ile sivil dairesi arasında gidip gelen bir robot olmuştur.

Robotlaştırmaya, mekanikleşmeye, statikleşmeye, rutinleşmeye yani kurumsallaşmaya insan doğası isyan ediyor. İnsan kölesi (person) olduğu tüzel kişiliğin ona verdiği pozisyona göre tanımlanmak yerine kendi mahareti meziyeti ile tanınmak, insani vasfı ile kendisi olarak toplumda itibar bulup kazanım elde etmek arayışı içerisindedir.

Diğer yandan hayatı kurumlar üzerine kurgulayan modern akıl bir tüzel kişilik olmadan gerçek kişilerin siyasi, içtimai, iktisadi tüm faaliyetlerini ortadan kaldırmıştır. Bu gün modern akılla düşünen hiç kimse kurum olmadan kurumsallaşmadan ticaret siyaset ve sosyal aktivitenin yapılabilme imkanının dahi olmayacağı inancındadır.

Modern öncesi bir mal, hak, menfaat veya borca (deyn) müştereken mâlik olmak kişinin sermaye, emek yahut itibarlarını birleştirerek meydana getirdiği ortaklık anlayışına göre şirketler akdedilirdi.  İnan şirketi, mufâvada şirketi, emvâl, ebdân (a‘mâl) ve vücûh şirketleri, mudârebe, müzâraa, müsâkāt, mugārese ismi ile müsemma şirketlerimiz şirket fıkhımız vardı. Gerçek kişiler olarak şirket akdedip konu odaklı ticari faaliyet yapardık. Ticari faaliyet bittiğinde şirket biterdi. Şirket bir hükmü şahsiyet değil gerçek kişiler arasında bir akitti.

Modernleşmeyle birlikte şirket örgütlenmesi değişti. Şirket bir tüzel kişiliğe dönüştü. Tüzel kişilik hakikatte var olan bir şey değil hükmü şahsiyet olarak kabullenilen kurgusal bir imajdır. Limited, kolektif, komandit, anonim şirket, holding, ÇUŞ tüzel kişiliklerini bir tüzük ile tanımlanıp, amblem ile sembolize edilip o ambleme bir imaj yüklenip bu imaj (put) bir kişi olarak kabullenilir. Bir amblem üzerine kurgulanan bu imajı sürdürmek için o ambleme bir mekân tahsis edilir. Pagan kök kültürden beslenen modern akıl bu imaj (put) adına Yöneticilik, sekretarya ve temizlik işlerini yapacak en az 3 insanı bu imaja  adar. İster iş yap ister yapma ister kazan ister kaybet fark etmez o imaj için şu kadar sabit gidere katlanmak zorundasın. 

Şirket, dernek, parti imajı adına katlanılan sabit giderler, onların imajını yaygınlaştırmak adına harcanan reklam tanıtım maliyetleri bu tüzel kişilere değil de gerçek kişilere transfer edilse milyonlarca insanın zorunlu ihtiyaçlarını karşılar. Kurumlar adına katlanılan maliyetler taşınabilir olmaktan çıkmıştır.

Gerçek kişileri ferdi Standard olan fıkıh şekillendirirken tüzel kişileri kurumsal Standard olan hukuk belirlemektedir. İslam hukuku yoktur. Müslümanların fıkhı vardır. Fıkhı hukuka evireliden beri modern İslamcı akıl da kurumları Müslümanlaştırarak İslam’ın yaşanacağına inanmaktadır. Kurumları Müslümanlaştırmaya çalışırken evlatlarının deistleşmesi üzerinden ağıt edebiyatı besteleyenler hala İslam hukuku diye uydurulmuş hikayeler peşinden koşarak kurum mevzuatı düşlerler. Halbuki İslam kurum değil insan odaklı bir dindir. Notr karekter olan bireye pozitif değer yükleyip ona şahsiyet kazandıran fıkhıdır. Fıkıh ferdi standardizasyondur. Aynı doğruları içselleştiren şahısların kendi doğrularına göre içtimai, iktisadi, siyasi eylem birlikteliklerinin bir medeniyete dönüşmesinin adıdır İslam.

İslam adına ahkam kesen bütün İslamcı fraksiyonlar İslam şirket fıkhını gündemlerine bile almazlar. Müslüman şirketler dedikleri başında Rahmet merhamet cihat gibi Arapça kelimeler olan ltd, aş, holding hukukuna göre örgütlenmiş tüzel kişiliklerdir. Halbuki Hans ile Hasan’ın Allah’ın emri peygamberin kavli Hanefi yahut Şafii fıkhına göre akdettiği inan vücuh murabaha şirketi İslam şirketi olur. Mücahid ve Cahidin kurduğu Cihad Holdin sırf adına cihad koyulmuş diye İslam şirketi de Müslüman şirket de değildir. Falan ulus devletin yasalarına göre kurulmuş filan şirket hukuka göre faaliyet gösteren bir tüzel kişidir. O kadar.

Bu gün gelinen noktada sivil yapılanma,  resmi konumlanmaya, sosyal sorumluluk kurumsal görevlere, insancıl ilişkiler profesyonel birikime tercih ediliyor. Artık firmalar işe alımlarda profesyonel birikim değil friendly (arkadaş canlısı) ibaresini ön plana çıkararak ilan veriyorlar. Kişiler dün a partisinde ise bu gün çok rahat b partisine geçiyor kurumsal bağlar kurumsal aidiyetler çöküyor. İnsan ve insanın ferdi duruşu ön plana çıkıyor.  Bir aktristin fanları bir partinin üyelerinden daha fazla birbiri ile ortak yönler taşıyor.

Gerçekte var olmayan fantastik hükmi şahsiyetlere, tüzel kişiliklere gerçek kişilerin ömrünü adaması, kurumsallaşma ile oluşmuş robotlaştırıcı monoton yaşamı sorgulama ve tepki verme bu kurum egemen (büro-krotes) bir dünyadan insan egemen bir dünyaya doğru bir disimilasyon sürecini hızlandırıyor.

Benzeşemeyen, benzemeyen, benzemek istemeyen gerçek şahsiyetlerin, tektipleştirici tüzel kişiliklere tepkisi bir psiko-sosyal tepkidir. İnsanın kuruma tepkisidir. Bir kopuştur. Bu kopuş ferdin egoist bir şımarması değil standardize olmamış kaotik bir disimilasyondur.



Bu yazı 2128 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
nöbetçi eczaneler
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI