Bugun...


Nursi ÜNALAN

facebook-paylas
TENKİT/ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ
Tarih: 25-07-2025 10:53:00 Güncelleme: 25-07-2025 10:53:00


Bismillâhirrahmanirrahim.

Günümüzde eleştirmek, modern toplumların en yaygın davranışlarından biri haline gelmiştir. İnsanlar, çevrelerindeki her şeyi eleştirme hakkına sahip olduklarını düşünürken, kendilerine dönüp bakmak çoğu zaman unuttukları bir davranış olarak kalmaktadır. Bununla ilgili bir âyette ciddi şekilde uyarılmaktayız: “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.” (Saff: 61/2-3).

Eleştiri, toplumsal hayatın her alanında karşımıza çıkmakta ve genellikle bir tür hak arayışı ya da rahatsızlık ifade etme yolu olarak görülmektedir. Ancak bu eleştiri kültürünün bir sorunu vardır: Kimse kendine bakmıyor. Herkes çevresini, sistemleri, insanları eleştirirken, öz eleştiri yapmak ve kendi hatalarını görmek kimsenin işine gelmiyor gibi.

Eleştirinin yaygınlaşmasının birkaç nedeni vardır. İlk olarak, medya ve sosyal medya aracılığıyla insanlar sürekli bir gösterim halindedir. Sosyal medya platformları, insanları başkalarını gözlemlemeye ve kolayca yorum yapmaya teşvik eder. Bu durum, eleştirinin alışkanlık haline gelmesine neden olur. İnsanlar, bir şeyin yanlış olduğunu gördüklerinde, hızlıca bu görüşü paylaşma ihtiyacı hissederler. Burada en önemli unsur, insanların her şeyi dışarıda aramaları, sorunları başkalarında görmeleridir.

İkinci bir etken ise toplumsal baskı ve beklentilerdir. Toplumlar, bireylerin doğru şekilde davranmalarını, toplumsal normlara uymalarını bekler. Bu beklentilere uyum sağlamak, bazen başkalarını eleştirmekle gerçekleşir. Kendi hatalarını kabullenmek ve bu hatalardan ders çıkarmak yerine, diğerlerini eleştirerek rahatlamaya çalışan bir yaklaşım tarzı olmaktadır. Bu durum da eleştirmenin hızla toplumsal bir olguya dönüşmesine yol açar.

Eleştiri yapmak kolaydır, ama öz eleştiri yapmak, insanın kendi kusurlarını görmesi ve kabul etmesi kolay değildir. Öz eleştiri, bir kişinin kendi hatalarını anlaması, bu hatalardan ders çıkarması ve gerektiğinde değişim için adımlar atması sürecini kapsar. Fakat günümüz toplumlarında, özellikle sosyal medyanın etkisiyle, öz eleştiri pek tercih edilen bir davranış değildir. Kendi hatalarını görmek, insanların zayıflıklarını kabul etmeleri anlamına gelir ve çoğu insan bu tür bir zayıflıkla yüzleşmekten kaçınır. Bunun yerine, başkalarını eleştirmek, kişinin kendisini güçlü ve doğru gösterme aracına dönüşür.

Sosyal ilişkilerimizi nasıl bir temel üzerine şekillendireceğimizle ilgili Kur’ân-ı Kerim’den iki âyetle dikkatinize sunmak isterim.

"Mü'minler arasında hayasızlığın yayılmasını arzu edenlere, işte onlara, dünya ve âhirette can yakıcı azâb vardır. Allah bilir, siz ise bilmezsiniz." (Nur, 24/19).

"Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının. Zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin (kusurunu arayıp) tecessüs etmeyin, kimse kimseyi gıybet etmesin. Hanginiz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır?.." (Hucurat, 49/12).

İnsanlar, başkalarını eleştirerek kendi eksikliklerini gizlemeye çalışır. Bu durum, sosyal ilişkiler için bir problemdir. Sürekli başkalarını eleştiren bir birey, kendini daha üstün hissetmeye çalışır, ancak bu aslında bir tür savunma mekanizmasıdır. Kendine bakmak ve kendi davranışlarını sorgulamak yerine, dışarıdaki hataları büyütmek daha kolaydır. Halbuki gerçek anlamda bir değişim, içsel bir farkındalık ve öz eleştiriden geçer.

Eleştirinin hem olumlu hem de olumsuz yönleri vardır. Eleştiri, doğru bir şekilde yapıldığında, gelişim ve iyileşme sürecinin bir parçası olabilir. Yapıcı eleştiriler, insanlara hata yapmadıkları ve başarıya ulaşmaları için nasıl daha iyi olabileceklerini gösterir. Ancak çoğu zaman eleştiriler olumsuz bir dille yapılır ve bu da kişileri savunmaya iter. İnsanlar, eleştirileri kişisel bir saldırı olarak algılar ve bu durum, hem bireysel, hem toplumsal ilişkileri bozar.

Ayrıca, eleştirinin amacı başkalarını küçümsemek veya aşağılamak olmamalıdır. Ne yazık ki, özellikle sosyal medyada, eleştiriler çoğunlukla bu amaca hizmet eder. Kişisel saldırılar, dil yoluyla yapılan haksız eleştiriler toplumu daha kutuplaştırır ve insanlar arasında güven kaybına neden olur. Sosyal medya mecralarında eleştiri adına kullanılan dil ise çoğunlukla bilgi ve araştırmaya lüzum kalmadan yapılıyor ve incitici oluyor.

Eleştiri kültürünün sağlıklı bir şekilde işlemesi için herkesin önce kendisine dönüp bakması gerekir. İnsanlar başkalarını eleştirirken, önce kendi davranışlarını, tutumlarını ve düşüncelerini sorgulamalıdır. Kendimize dönüp bakmak, hatalarımızı görmek ve bu hatalardan ders almak, hem bireysel gelişim hem de toplumsal ilerleme için büyük önem taşır.

Eleştiriyi bir araç olarak kullanmak yerine, bir hedefe ulaşmanın, bir toplumun daha sağlıklı ve dengeli olmasının bir aracı olarak görmek gerekir. Başkalarını eleştirmenin yerine, önce kendimize bakmalıyız. Bu, sadece bireysel olarak değil, toplumsal düzeyde de sağlıklı bir eleştiri kültürünün yerleşmesini sağlayacaktır.

Sosyal medyada, insanların hızlıca düşüncelerini ve duygularını ifade etmeleriyle birlikte, eleştiriler de hızla artmıştır. Sosyal medya gibi platformlarda insanların hemen her şeyi eleştirme hakkına sahip olduklarını varsayarlar ki bu eleştiriler genelde yıkıcı, onur kırıcı ve hatta küfürlere varan boyutlara ulaşmaktadır bazen.

Sosyal medyada insanlar anonimlik ve mesafeler nedeniyle daha cesur hale gelmekte ve düşünmeden eleştirilerde bulunabilmektedir. X (Twitter), Instagram, Facebook gibi platformlarda, kullanıcılar çoğu zaman bir fotoğraf, bir düşünce ya da bir davranış üzerine yorum yaparken derinlemesine düşünmeden hareket edebilirler.

Bir gönderiye gelen beğeniler, yorumlar ve paylaşımlar, aynı zamanda daha fazla eleştiri çekmesini de sağlar. İnsanlar,  beğeni almak için başkalarını eleştirmenin bazen daha fazla dikkat çekici olduğunu düşünürler. Bu da “eleştirme” davranışını sadece bir düşünce biçiminden öte, bazen sadece dikkat çekmeye çalışan bir stratejiye dönüştürür. Sosyal medya fenomeni denilen bir çok kişi de insanların bu tür eksikliklerinden yararlanarak, daha fazla beğeni almak uğruna akla-hayale gelmedik yollara başvurabiliyorlar.

Eleştirinin kolay bir yol olarak görülmesi, aynı zamanda bir tür kaçış olarak da işlev görebilir. İnsanlar, kendi hayatlarındaki belirsizliklerden ya da rahatsızlıklardan kaçmak için dışarıdaki dünyayı eleştirmeye yönelirler. Başkalarına odaklanmak, kendi eksikliklerini görmemek için bir yol olarak görebiliyorlar. Bu, hem bireysel hem de toplumsal anlamda sağlıklı bir yaklaşım değildir.

Eleştirinin hem olumlu hem de olumsuz yönleri vardır. Eleştiri, doğru bir şekilde yapıldığında, insanları geliştirebilir. Yapıcı eleştiriler, bir durumu ya da davranışı daha iyi hale getirmek için öneriler sunar. Ancak sosyal medyada eleştiriler genellikle sadece olumsuz yöndedir. İnsanlar, çoğu zaman başkalarının hatalarını gösterir, ancak bu hataların nasıl düzeltilebileceğine dair önerilerde bulunmazlar. Bu da eleştirinin yıkıcı bir hale gelmesine neden olur.

Yapıcı eleştiriler, kişiyi savunmaya geçmeye zorlamaz ve genellikle bir çözüm önerisi sunar. Bu tür eleştiriler, kişi ya da topluluk üzerinde olumlu bir etki bırakabilir. Oysa ki, yıkıcı eleştiriler daha çok başkalarını küçümsemek, yargılamak ve dışlamak üzerine kuruludur. Bir kişi ya da durum hakkındaki olumsuz düşüncelerini dile getiren bir insan, çözüm üretmeye çalışıyorsa, bu eleştiri yapıcı kabul edilebilir. Ancak sadece eleştiri yapıp durmak, hiçbir gelişim sağlamaz.

Özellikle gençlerin, sosyal medya üzerinde yoğun eleştirilerle karşılaşmaları, özgüven kaybına yol açar ve pozitif geribildirim eksikliği ortaya çıkar. İletişim, empati ve anlayış eksikliği, daha fazla kutuplaşma ve çatışmaya yol açar.

Sonuç olarak eleştirmenin en kolay yol olup olmadığı, aslında eleştirinin yapılış biçimine bağlıdır. Eğer eleştiri yüzeysel, hızlı ve sadece rahatsızlık vermek amacıyla yapılırsa, bu işin kolay yoludur. Ancak derinlemesine düşünerek, yapıcı bir biçimde eleştiri yapmak ise, hem kendimizi hem de başkalarını daha fazla anlamamızı gerektirir.

Başkalarını eleştirirken, öz eleştiri yapmayı da unutmamalı ve yapıcı, anlamlı eleştirilerde bulunmalıyız. Bir durumu ya da kişiyi eleştirmek, sadece olumsuzlukları görmek değil, aynı zamanda çözümler ve öneriler sunmakla da anlam kazanır.

Yazımızı Hz. Peygamber Efendimizin şu hadisiyle bitirelim. Salat ve selâm O’nun üzerine olsun. Bir şeyi eleştirirken bu hadisi hatırlamada fayda vardır.. "Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz." (Tirmizi, Kıyamet, 53, no: 2507; Beyhaki, Şuabu'l-İman, 5/315, no: 2778; bk: Keşfu'l-Hafa, 2/265)

 

Nursi ÜNALAN

nursiunalan@hotmail.com

 

 



Bu yazı 898 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
nöbetçi eczaneler
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI