Bugun...


İrşad SEYDA

facebook-paylas
HZ .NUH ,CUDİ VE TUFAN
Tarih: 11-11-2025 00:38:00 Güncelleme: 11-11-2025 00:38:00


Hz .Nuh’un gemisinin tufandan sonra Cudi Dağı’na indiği ayette geçmektedir :

“Ey yer sen suyunu içeri çek ve ey gök,sen de suyunu tut" denildi. Su çekildi, iş te böylece bitirildi. Gemi ise Cudi'ye oturdu. "Haksızlık yapan toplum yok olsun" denildi(HUD SURESİ ,44)


Nuh Peygamberin gemisinin üzerinde durduğu dağ ile ilgili müfessirler, bilim insanları, araştırmacılar, yazarlar dünyanın değişik ülkelerinde konferanslar, toplantılar tertiplemişler.

Değişik coğrafyalardaki bazı dağları işaret etmişler, Nuh peygamberin kabrinin bulunduğu yer ile ilgili de yine dünyanın birçok kasaba ve şehirlerini işaret etmişlerdir . Bu müfessir ve bilim insanları tarihe ciltlerle kitap kayıtlarını düşmüşler. Lakin şu bir gerçek ki işaret edilen yer ve mekanların hepsi hakkında müfessirlerin ve tarihçilerin farklı görüşleri vardır.

Dinî ve tarihî kaynaklar bir araya getirilince Cudi’nin bizim Cizre’deki Cudi Dağı olduğu anlaşılır. 

Kanaatim budur. Çünkü Tufan kıssası ilk defa yazılı metin olarak yaklaşık 6 bin yıl önce Sümer Tabletlerinde ,Gılgamış Destanı’nda geçer. 

Demek ki Hz. Nuh Sümerlerden önce yaşamıştır. Bazı müfessirler tufanı yerel, bazıları da küresel olarak görür. Bu kısma girmeyeceğim.

Sümerler Cudi ve Cizre’nin de içinde yer aldığı Mezopotamya’da yaşamışlardır. Yemen ,Lübnan veya Azerbaycan ‘da değil .

Mezopotamya /El-Cezire Fırat ve Dicle arasıdır. Cudi Dağı ve şehrimiz  Cizre de onun içinde yer alır.Cizre Cudi’ye çok yakındır .

İlk müfessirlerden İbni Cerir Taberi (839-923m.) ,İbni Ebî Hatem ve Ebu’ş-Şeybe ,tabiin olan Mücahit ve Sahabe olan Katade’den rivayetle Cudi’nin El-Cezire’de, Musul’a yakın bir dağ olduğunu söylerler. 

Kimi müfessirler de Musul’un kuzeyinde yer aldığını yazar. Cudi ve Cizre Musul’un kuzeyinde yer alır.

Hz. Nuh’un gemisinin üzerinde durduğuna inanılan ve kabrinin veya makamının orada olduğu söylenen diğer yerler şunlardır:

Yemen’de bir dağ var, Başkent Sana’nın 30 km kuzeydoğusundadır. Yemenliler geminin orada olduğunu söylerler ve o dağa Cudi Dağı derler. Orada Hz. Nuh’a ait olduğuna inanılan bir mezar da vardır. 

Hz. Nuh’un tufandan sonra orada yaşadığına inanılan Lübnan’ın Bekaa Vadisi’nde bir köy var.Camilerinin birinde mezarı olduğuna inanılan bir türbe bulunmaktadır, ancak bunu destekleyecek bir delil yoktur.

Azerbeycan’ın Nahçıvan şehrinde “Nuh’un Türbesi” olarak adlandırılan bir türbe, onun gömüldüğüne inanılan yerlerden biridir. 

Ürdün’ün Karak kasabasındaki Hz. Nuh’un türbesi. Mezarı olduğuna inanılan bir türbedir. 

Ayrıca bazı tefsirlerde Hz. Nuh’un Mekke’deki Mescid-i Haram’a gömüldüğüne dair rivayetler de nakledilir.

Avrupalılar, Hristiyanlar genel olarak Ararat (Ağrı dağı) derler. Nedeni de Tevrat’ta bu isim geçer. 

Ararat Urartu halkının dağı demek .Urartular o bölgede M.Ö. 860-547 yılları arasında hükmeden ve başkentleri Tuşpa (Van) olan bir bir halk 

Görüldüğü gibi Hz. Nuh’un mezarı olarak kabul edilen birçok yer var. Hatta Cizre’de de iki yerde var. Biri Cizre merkezde, diğeri İdil ilçesine bağlı olan Ocaklı ( Banıh /Banuh ) köyündedir. 

Şu bir hakikat ki Hz. Muhammed’in -Aleyhissalatu Vesselam- mezarı dışında diğer Peygamberlerin mezar yerleri ihtilaflıdır ve birçok yerde vardır. Bediüzzaman ve diğer büyük âlimlerin ifadesi ile velev ki oralar onların makamı da olsa ziyaret edildiklerinde ruhaniyetleri orada hazır olur, sevap ve istifade hasıl olur.


Hülâsa benim de kanaattim Cudi Dağı’nın bizim buradaki dağ olduğudur. Hz. Nuh bizim burada yaşamıştır.
Konu çok geniş. Başka işaretler de vardır. Gemiye binenlere işaret eden Heştan/Heştiyan (Sekizler/Seksenler) Köyü(Silopi) ,Hz. Nuh’un bir oğlunun mezarının olduğu Céma Köyü (Silopi), Cizre kalesinin gemi şeklinde olması vb. Bunlar diğer yerlerde yok. 

 Dediğimiz gibi Sümer Gılgamış Destanı’nda da Tufan kıssası geçer. Altı bin yıl önce Sümerler güney Irak’ta yaşarlardı. Sonra bir kısmı Kuzey Irak’a da göç edip yerleşti :Bu konuda tüm dinî, tarihî kitap ve vesikalardaki bilgiler bir araya getirilmeli ki doğru bir sonuca varılabilsin. Avrupalılar sadece Tevrat’a bakar ve bundan dolayı Ağrı Dağı’nda ısrar ederler. 

Kanımca yanılıyorlar. Ararat (Ağrı dağı) ve Cudi Muamma ve ihtilafını aklî/rasyonel ve nakli delillerle  çözmek için iki bilgi aktarılır:

Meşhur  âlim, mutasavvıf ve şair Seyyid Ali Fındiki ‘nin  oğlu Cizre eski müftüsü merhum Seyyid Abdurrahman Erzen’den şu  izahı duydum:

“Gemi evet Ararat’ın üzerinde durdu ama Ararat Cudi Dağı’dır. Çünkü Ararat sadece Ağrı Dağı’nın adı değildir. Ağrı Dağı’ndan Cudi’ye kadar kesintisiz devam eden dağ silsilesinin hepsine Ararat Dağları denir ve Cudi de bunun içindedir.” 

Merhum müftü bölgemizin önemli âlimlerindendi. Bu şerhi makuldür. Çünkü Cizre ve Ağrı nın da içinde bulunduğu bölgede bir dönem Urartu halkı yaşardı  ve onların komşuları olan Samiler (Asurlular ,Babilliler ,Akatlar ,Kaldeliler vd .) Urartu/Ararat Dağı demişler. O bölgedeki tüm  dağlar onların dağları idi .Yani bölgenin tüm dağları Urartu (Ararat) Halkı Dağları idi. Onları yazılı kayda geçiren (Asurlular ve Babilliler vd ) Urartu /Ararat Dağı demişler. Günümüzde Toros, Zağros, Himalaya ve Hindikuş dağ silsilelerinin her biri içinde yüzlerce dağ barındırır ama genel ad birdir. 

Bunu destekleyen önemli bir kaynak vardır. Tevrat’ı şerh eden Musevî Rabbiler (âlimler) Ararat Dağını tarif ederken iki görüş yazarlar:

Biri Ağrı Dağı olabileceğidir , diğeri de Ağrı Dağı’nın güneyinde yer alan Kurtin (Kürtler) Dağı ihtimalinin olduğunu da yazarlar. Kurtin (Kürtler ) Dağı Cudi’dir .Ağrı Dağı ‘nın güneyinde yer alır ve etrafı Kürt nüfusla meskûn .-İn eki Sami dillerinde çoğul ekidir. Bu bilgiyi milattan beş yüz yıl önce yazılan Tevrat (Tora) tefsirlerinden naklederler. İstanbul’da ki İbranî Bereşit yayınları bu iki ciltlik Tevrat tefsirini yayınladı. Ağrı dağı merkezi Mezopotamya’dan çok uzak. 

Cumhuru ulemaya göre Hz. İbrahim’in mezarı Filistin’in El-Halil (Hebron) şehrindedir. Ama burada olmadığını söyleyen bir ekalliyet vardır. Makamları olanlar vardır. Belki o makam mezardır veya bir süre kaldığı bir yerdir. Allah-u â’lem. 

Ayrıca şunu da belirtmeliyiz ki peygamberlerin mezarlarının tayini şart, vacip, sünnet gibi dinî ahkamlardan değildir. Evet oraları ziyaret sevap ve manevî istifadeye sebep olur. O kıssalardan gaye ibret ve insanlığa nasihattir.



Bu yazı 41 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
nöbetçi eczaneler
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI