Bugun...


Dr. Mehmet SÜRMELİ

facebook-paylas
HİLALİ GÖRÜNCE ORUCA BAŞLAYINIZ... AMAÇ NE?..
Tarih: 02-03-2025 22:04:00 Güncelleme: 02-03-2025 22:04:00


Ramazan ayında, akıllı, mukim, baliğ ve oruca engel olan hastalıklardan uzak kalan her Müslüman oruç tutmak zorundadır.[1] Ramazan hilalinin gözetlenmesi, ilgili siyasi birimlere haber verilmesi gibi Resulullah (s.)’in sözleri ve uygulamaları varsa da bunları inkâr ederek mü’minleri yönetim bilincinden mahrum etmek yerine hikmetlerini araştırmak ayrı bir çalışmanın konusudur. Ayrıca şu hadisi ve değişik türlerini de bilelim ve sünnetin bağlayıcılığını zihnimizden çıkarmayalım: “Ramazan hilalini görmeden oruç tutmayınız ve Şevval hilalini görmeden de bayram etmeyiniz. Şayet hava bulutlu olursa ramazan orucunu otuza tamamlayınız.”[2] Günümüzde hesabın bağlayıcı olduğunu söyleyip hilalin gözetlenmesini reddedenler; şahitlik, tezkiye, ihbar, siyasi yetkililere(halife veya naibi) bildirme, ilan vb. konuları göz ardı etmektedirler. Olayı sadece hesabın sonucunun bilimselliğine indirgeyip oradan hüküm üretmek ve diğer illetleri görmemek doğru bir yaklaşım değildir. Hilal gözetlemenin kurumsal hâle getirilmesi İslâm toplumuna giden en belirleyici yollardan biridir. Bu durumun farkında olan seküler kesim, Müslümanları hesaba karşı göstererek söylemlerinden vazgeçirmeye zorlarken, bazı Müslümanlarda hesaba karşı olmadıklarını ispat sadedinde kompleksli bir yol tutmaktadırlar. Netice de ise Müslümanlar hedeften uzaklaştırılmaktadırlar. Bize göre hesabı önceleyen anlayış ramazan ayını ve orucu alabildiğince bireyselleştirir. Orucun farz kılınmasındaki ve toplu ifasındaki hikmetlerin hiçbirisi gerçekleşmez.

Oruçla ilgili klasik anlamdaki bildiklerimizin çok önemli iki yanı ve hikmeti vardır: Birincisi; oruç mü’minlere farz kılınmış bir ibadettir. İkincisi de oruç; “takva” bilincini Müslümanlarda ortaya çıkarıp onlarda takvalı bir karakter oluşturmak için emredilmiştir. “Mü’minlere farz kılınmıştır”dan amaç, oruç ibadetinin Allah (c.) katında geçerli olmasının şartı, iman alt yapısının sağlam, bütüncül ve yüzdesiz olmasıdır. Çünkü oruç, nihayetinde salih bir ameldir. Kur’an-ı Kerim, tüm salih amellerin geçerliliğini imanın içeriğinin kesinliğine, bütünlüğüne ve kesintisizliğine bağlamıştır. Böyle sahih bir imanı test etmenin yolu ise, inanç alanımızı, Kur’an’ın ortaya koyduklarının karşısında resmini çıkarmakla mümkün olur. Eğer imanımıza ideolojik virüsler girmiş veya ondan bir şeyler alıp götürmek suretiyle imanın genişlik alanını Allah’tan başka sözde tanrılara bırakmışsak, böyle bir imanın bize hiçbir faydası olmayacaktır.[3] Bu konuyu bir defa daha açıklamaktan amaç; birilerinin yaptığı salih amellere engel olmak değil, bilakis, inançlarını sağlam zemine oturtmak suretiyle yaptıklarından dünyada ve ahirette faydalanabilecek hale getirmektir.

[1] Taberî, a.g.e., c. II, s. 154; İbni Kesir, a.g.e., c. I, s. 203.
[2] Nesai, Sıyam, Had. no: 11, c. IV, s. 134.
[3] Bkz. İlgili ayetler: Maide, 5; A’raf, 147; Tevbe, 17-19, 53, 54; İbrahim, 18; Nahl, 97; Zümer, 65.
MEHMET SÜRMELİ



Bu yazı 712 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
nöbetçi eczaneler
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI