Bugun...


Dr. Mehmet SÜRMELİ

facebook-paylas
BOŞANMA ORANLARININ ARTMASI AİLEYİ BEKLEYEN EN BÜYÜK TEHLİKEDİR
Tarih: 08-07-2025 10:25:00 Güncelleme: 08-07-2025 10:25:00


Hayatın eşler açısından çekilmez olduğu ve evliliğin devamına imkân kalmadığı durumlarda boşanmak mubahtır. Daha doğru bir söylemle Allah Teâlâ’nın sevmediği bir helaldir. Tarihte var olan ve kadına zulme dönüştürülen boşanma hadisesi Kur’an’ın nüzul döneminde de bilinmekteydi. Araplar boşanma hadisesini bilmelerine rağmen herhangi bir kayıt getirmemişlerdir. Erkeğin elinde olan bu yetki sırlanmadığından kadınlar için yeni bir hayat tarzı seçmelerine imkân verilmemiştir. Kur’an boşanma ile alakalı hükümlerini Bakara, Nisa ve Talak Surelerinde beyan etmiştir. Mümtehine, Tahrim ve Ahzab Surelerinde de bazı hükümler olmasına rağmen diğer surelerdeki gibi ayrıntılı değildir. Biz burada boşanmanın hukuki ayrıntılarına girmeyeceğiz. Bu çalışmamızın böyle bir amacı yoktur. “Zinaya yaklaşmayın” emri dâhilinde, boşanmaların çok olması ve artan dulluk oranları fıtrata aykırı olduğu için zinaya yol açabilir mi? sorusuna cevap arayacağız. İsteğimiz, boşanmalar yok denecek kadar azalsın ve sağlıklı bir toplum meydana gelsin. Çocuklar anneli babalı öksüz ve yetimler olmasınlar. Ailenin dağılmasına bağlı sosyal hastalıklar toplumumuzda cereyan etmesin.

Allah Teâlâ, boşanma başta olmak üzere kadınlarla ilgili birçok hükmü Bakara Suresi’nin 221-242. ayetleri arasında hükme bağlamıştır. Bu ayetlerde; îlâ, evlenecek tarafların dini kimlikleri, boşamanın sayısı, hayızlı kadına cinsel yaklaşımdan uzak durmak, boşama kararı, iddet, iddetin süresi, ricat, beynunet, beynuneti kübradan sonra tekrar bir araya gelmenin şartları, menfaat karşılığı boşama, mehir, halvetten önce ve sonra boşamalar, kadınların halvet öncesi ve sonrası boşamalardaki mali hakları, boşanmış kadınlara mesken ve nafaka tahsisi, çocukların süt emme durumları, kadınlara verilecek maddi imkânlar, ölüm durumunda kadınların bekleme süreleri, mesken tahsisi vb. durumlar ele alınmıştır. Bu ayetler ve tefsiri mahiyetindeki hadisler üzerinden fıkıh külliyatında detaylı bilgiler verilmiştir.

Yüce Allah boşanmaya bir sınır getirmek suretiyle, kadınları sınırsız boşamayla zulüm altında tutan anlayışı yok etmiştir. Şu ayet konuyu yeterince açıklamakta ve boşanmadan sonra riayet edilecek kuralları açıklamaktadır: “الطَّلاَقُ مَرَّتَانِ فَإِمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ أَوْ تَسْرِيحٌ بِإِحْسَانٍ وَلاَ يَحِلُّ لَكُمْ أَن تَأْخُذُواْ مِمَّا آتَيْتُمُوهُنَّ شَيْئًا إِلاَّ أَن يَخَافَا أَلاَّ يُقِيمَا حُدُودَ اللّهِ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ يُقِيمَا حُدُودَ اللّهِ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِمَا فِيمَا افْتَدَتْ بِهِ تِلْكَ “حُدُودُ اللّهِ فَلاَ تَعْتَدُوهَا وَمَن يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ “Bir evlilikte geri dönülebilir boşama iki defa mümkündür. Bundan sonra ya iyilikle (hakkaniyetle, İslâmi kurallarla örtüşen örfe uygun şekilde bir daha boşanmamak üzere bir) koca eşini nikâhında tutar veya iyilik ve ihsanda bulunarak güzellikle onu salıverir. Boşanma esnasında kadınlara önceden verdiklerinizden bir şey almanız size helâl değildir. Ancak her ikisinin de Allah’ın koyduğu kuralları, yasakları uygulayamamaktan korkmaları hâli müstesnadır. (Siz hâkimler, hakemler, idareciler, eğer) onların, Allah’ın koyduğu kuralları uygulayamamalarından korkarsanız, kadının nikâh bağından kurtulmak için boşamasına karşılık kocasına, mehir olarak verdiği şeylerin bir kısmını iadesinde, verene de, alana da bir günah ve vebal yoktur. İşte bu hükümler Allah’ın belirlediği kurallardır. Artık bu kuralları çiğnemeyin. Kimler Allah’ın koyduğu kuralları çiğnemeye kalkarsa, onlar, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.”[1]

Allah Teâlâ, nikâh bağını elinde tutan kimselerin talak haklarının tamamını bir defada kullanmalarını hoş karşılamamıştır. Boşama haklarının tamamını bir defada kullanmak bidattır. Bunun yerine temizlik süresi içerisinde kadınla cinsel ilişkiye girmeden tek talak vermeyi ve beklemeyi tavsiye etmiştir. Bekleme süresinin sonuna doğru tekrar temizlik içerisinde ve cinsel ilişki olmaksızın bir talak daha vermeyi buyurmuştur. Sünnete uygun boşama şekli budur.[2] Amaç; bu bekleme (iddet) sürelerinde erkek ve kadının bir defa daha ciddiyetle düşünüp ailelerini kurtarmalarını sağlatmaktır; boşanmayı önlemeye çalışmaktır. Aralarında geçen hatıraları ve sevgiyi bir defa daha zihinlerde canlandırarak boşanmalarına mani olmaktır. Konuyla ilgili Kur’an’ın emri şöyledir: “وَإِذَا طَلَّقْتُمُ النَّسَاء فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ أَوْ سَرِّحُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَلاَ تُمْسِكُوهُنَّ ضِرَارًا لَّتَعْتَدُواْ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُ وَلاَ تَتَّخِذُوَاْ آيَاتِ اللّهِ هُزُوًا وَاذْكُرُواْ نِعْمَتَ اللّهِ عَلَيْكُمْ وَمَا أَنزَلَ عَلَيْكُمْ مِّنَ الْكِتَابِ وَالْحِكْمَةِ يَعِظُكُم بِهِ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ” “Böylece, kadınlarınızı boşadığınızda ve onlar bekleme sürelerinin sonuna yaklaşmak üzere iken onları ya güzellikle alıkoyun ya da güzel bir şekilde bırakın. Ama arzuları hilafına, eziyet etmek için alıkoymayın: Çünkü böyle bir davranışta bulunan, (yalnızca) kendisine haksızlık etmiş olur. Ve Allah’ın (bu) mesajlarını önemsemezlik yapmayın; Allah’ın size lütfettiği nimetleri ve size öğüt için indirdiği vahyi ve hikmeti hatırlayın; Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde / takvalı olun ve bilin ki Allah her şeyin aslını bilir.”[3] Eğer karı-koca bekleme müddetlerinin sonu yaklaştığında evlilik hukuklarını tekrar devam ettireceklerine akılları yatarsa, onlara gerekli fırsatı vermeyi Yüce Allah, tarafların velilerine şu ayetle uyarıda bulunmuştur: “وَإِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاء فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ أَن يَنكِحْنَ أَزْوَاجَهُنَّ إِذَا تَرَاضَوْاْ بَيْنَهُم بِالْمَعْرُوفِ ذَلِكَ يُوعَظُ بِهِ مَن كَانَ مِنكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكُمْ أَزْكَى لَكُمْ وَأَطْهَرُ وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُون” “Kadınları (rici talakla) boşadığınız ve onlar da bekleme müddetlerinin sonuna yaklaştıkları vakit, aralarında iyilikle anlaştıkları takdirde, eski kocalarıyla evlenmelerine engel olmayınız! İşte bununla, içinizden Allah’a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Bu öğüdü tutmanız, kendiniz için en iyisi ve en temizidir. Allah bilir, siz bilemezsiniz.”[4] Diğer ayet ve surelerde de konumuzla ilgili yeterli malumat olmasına rağmen ayrıntılara girmeyi zait görüyoruz.

Ergenlik çağına gelmiş ve evlenme ehliyetine haiz olmuş kişiler nikâh ve talakla ilgili ilahi emirleri bilmek zorundadırlar. Bu bilgilenme onlar için farzdır. Şayet bu bilgileri öğrenmezlerse talak hakkını elinde tutan şahıslar boşadıklarının farkına bile varmadan nikâh bağları çözülebilir. Boşanmanın iki defa olmasından ve rici talaktan bahsediyoruz ama talak hakkını elinde tutan, bütün talak haklarını bir defada kullanacak olursa boşanmanın vaki olduğunu söyleyen İslâm hukukçuları vardır.

Kadın ve erkeklerin boşanma hususunda dini bir zorunluluk çıkmadıkça istekli olmamaları çok önemli ahlaki bir davranıştır. Bugün mahkemelere giren avukatlardan öğreniyoruz ki boşanmalar sudan bahanelere dayanmaktadır. Evlendikten dakikalar sonra boşananlar olduğu gibi birbirlerinin hareketlerini beğenmeyip yuvalarını yıkan kimselerde çoktur. Boşanmalarda maddi, manevi sebeplerle beraber ailelerin müdahaleleri, bir başka kadın veya erkeğin devreye girmesi de etkindir. Aile, bir milleti millet yapan ve varlığını devam ettiren en önemli kurumlardandır. Ailenin yıkılmasının ahlaki zararları olduğu gibi çocuklar için daha da korkunç sonuçları vardır. Aile ortamında yetişmeyen çocukların ruh sağlıkları iyi olmadığı gibi, ileride kendileri de toplumun temeli olan sağlıklı bir aile kuramazlar. Bu ve benzeri yüzlerce gerekçeden dolayı aileyi, tarafların sağlam temellere oturtması ve zaruret olmadıkça boşanma kelimesini ağızlarına almamaları önemli bir ahlak ilkesidir.

Toplumumuzda, “yuvayı yapan dişi kuştur” özdeyişinden hareketle kadınların daha özverili davranışlar sergilediğini biliyoruz. Onlara güvenen ve özverilerine inanan Peygamber Efendimiz, ümmetinin hanımlarından boşanma talebinde bulunmamalarını istemiştir. Onlara şu önemli hatırlatmayı yapmıştır: “Bir kadın hiçbir geçerli sebep yokken kocasından boşanma isteğinde bulunacak olursa cennetin kokusu bile o hanıma haramdır.”[5] Hz. Peygamber’in buyurduğu gibi; “Talak / boşanma Allah’ın en çok buğz ettiği helal / mübah davranıştır.”[6] Hayatlarını dine göre anlamlandıran kimseler için bahsi geçen hadisler çok derin manalar içermektedir. Çünkü Resulullah’ın her buyruğunda sayılamayacak kadar hikmetler vardır.

Boşanma hadiseleri ve buna bağlı dulluk oranlarının artması münasebetiyle ruhi ve ahlaki çöküntüyü önleme bağlamımda âlimlerimizin ve siyasanın alması gereken önemli tedbirler vardır. İslâm hukukuna vakıf kimseler iyi bilirler ki zaruret durumlarında fıkıhçıların farklı fikir ve içtihatlarından bir yöntem dâhilinde yararlanılabilir. Fetva ehli, mezhebi bir taassuba düşmeden çeşitli maslahatları; bilhassa çocukların istikbalini ve ahlaki bozulmaları göz önünde bulundurarak boşanmaları zorlaştırmalıdırlar. Özellikle hatırlatmak istediğimiz şey ise; İslâm hukukunun en netameli konularından olan talak / boşanma gibi hususlarda dil ve metodoloji başta olmak üzere fıkıh terminolojisine ve kaynaklara vakıf olmayan kimselerin fetva vermekten (!) uzak durmalarıdır. Bu çerçevede, ehil bilginler fetva verirlerken;

1.   Tarafların psikolojik hâllerini bilmeleri ve gözetlemeleri,

2.   Tarafların beyanlarını iyi dinlemeleri,

3.   Şahitlerin tanıklıklarını göz önünde bulundurmaları,

4.   Aklî durumlarını araştırmaları,

5.   Kullandıkları boşama lafızlarını sarih ve kinayi olması bağlamında iyi araştırmaları,

6.   Boşamaya iten varsa mücbir sebepleri tahlil etmeleri,

7.   Şartlı boşamalarda şartların tahakkuk edip etmediğini incelemeleri,

8.   Talak hakkının erkek veya kadında oluşunu iyi tespit etmeleri,

9.   Daha nikâh akdi yapılmadan yapılan boşamaları hadisler çerçevesinde yeniden ele almaları,[7]

10.           Üç talak birden ve aynı mecliste verilmiş ise bunun ailenin ve çocukların yararları gözetilerek yeniden gözden geçirilmesi,[8]

11.           Vekâleten ve elektronik ortamlarda yapılan boşamaların detaylı incelenmesi,

12.           Boşayan tarafın sarhoş veya kişinin aklını başından alan bir durumun olması durumlarında acele edilmeyip yeni fetvaların bilinmesi,

13.           Nikâha sirayet eden irtidat vb. hâllerin ciddiyetle tetkik edilmesi,

14.           Talak gibi ağır konularda alan uzmanı fıkıhçıların ortaklaşa fetva vermelerinin sağlanması gerekir.

İskandinav ülkelerindeki boşanma oranlarının %65-70’lere dayanması ve dünya savaşlarında ölen erkeklerin çokluğu nedeniyle nüfusun erkekler aleyhine bozulması; modern hayat tarzının hiçbir önlem almaması artan dulluk oranına bağlı ahlaki yapıyı olumsuz etkiledi. Batı Avrupa’da da durum bunlardan çok farklı değil. Ülkemizdeki yıllık boşanma oranlarının yıldan yıla korkunç biçimde artması ve geleneksel Müslüman ailenin niteliklerini yitirmesi milletimizin geleceği adına tehlikeler arz etmektedir. Ayrıca İslâm coğrafyasındaki bitmeyen savaşlar ve onlar üzerine oynanan oyunlar erkek nüfusun azalıp kadın nüfusunun artmasına neden olmuştur. Dünyada ve özelde İslâm toplumlarında bu durumlara çözüm bulunmayışı ahlaksızlıkları ve gayrimeşru ilişkileri çoğaltmıştır.

Başıboş ve aile sorumluğundan uzak erkek ve kadınların çoğalması, kişileri olası bir fuhşun bataklığına daha kolay düşürebilir. Bizim yaşadığımız modern toplum vahiyle bağlantısını koparmış ve tercihini başka değerlerden yana kullanmıştır. Modernite pozitivist ve rasyonalist temellere dyanmaktadır. Vahye dayalı bir dünya görüşünü asla kabul etmemektedir. Onlara göre herşey bu dünyadan ibaret olup rahat yaşamak amaçtır. Modern insan kaliteli yemeyi, çok tüketmeyi ve cinsellik başta olmak üzere hazza ulaşmayı gaye edinmiştir. Böyle bir toplumdaki hastalıklı ruhlar, kadın denince akıllarına cinsellikten başka bir şey getirmiyorlar. Unutmamalı ki var olan çözümü askıya almak, çözüm aramamak ve sorunları ertelemek dünyadaki ahlaksız gidişata razı olmaktır. Maalesef artan dulluk oranları, yıkılan aileleler, yaşanan göçler, yaygın yoksulluk ve yetim çocuklarla ilgili Batı’nın ve onun güdümündeki anlayışların uygulanabilir merhemetli ve adil bir çözümleri yoktur.  Unutmayalım ki fitne geldiği zaman sadece suç işleyenleri değil toplumun tamamını kuşatır. Bu hakikat ayette de şöyle açıklanmıştır: “وَاتَّقُواْ فِتْنَةً لاَّ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنكُمْ خَآصَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ” “İçinizden sadece, zulmedenlerin (haksızlık edenlerin, günahkârların, âsilerin) başına gelmekle kalmayacak olan sıkıntı ve belâlardan Allah’a sığınıp emirlerine yapışarak günahlardan arınıp toplumsal sorumluluğunuzun gereğini yerine getirerek azaptan korunun. Biliniz ki Allah, (korunma tedbirleri almayarak, emirlerine aykırı davranma suçunuza denk) size âdil ceza verme gücüne sahiptir.”[9]

[1]     Bakara 2 / 229.

[2]     Bk. Beyhaki, Sünen-i Kübra, Talak, 12, VII / 532 vd.

[3]     Bakara 2 / 231.

[4]     Bakara 2 / 232.

[5]     Ebu Davud, 7, Talak, 18, H. no: 2226, II / 667; Beyhaki, Sünen-i Kübra, Talak, 4, H. no: 14860, VII / 518.

[6]     Beyhaki, Sünen-i Kübra, Talak, 10, H. no: 14894, VII / 527.

[7]     Bak: Abdürrezzak, Musannef, H. no: 13899, VII / 464; Ahmed, Müsned, VI / 276; Tirmizi, 6, Talak, H. no: 1181, III / 486; Hakim, Müstedrek, H. no: 3567 vd., II / 454; Heysemi, Zevaid, IV / 187.

[8]     Ahmed, Müsned, II / 189; Nesai, Talak, 27, H. no: 8, VI / 145; Beyhaki, Sünen-i Kübra, Talak, 15, H. no: 14972, VII / 550.

[9]     Enfal 8 / 25.

MEHMET SÜRMELİ



Bu yazı 917 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
nöbetçi eczaneler
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI