GAZZE’DEKİ SAVAŞIN SEBEBİ, GAZZE AÇIKLARINDAKİ GAZ KAYNAKLARI VEYA AKABE KÖRFEZİ’NDEN AKDENİZ’E AÇILACAK KANALIN AKDENİZ’E GAZZE’DEN BAĞLANMASI OLAMAZ

Tarih boyu savaşların asıl sebebi verimli topraklardı. Yani savaşlar verimli toprakların başka türlü  paylaşılamaması sebebiyle yapılırdı. Sanayi devrimi ile fosil kaynaklar (önce kömür, sonra petrol) savaşların asıl sebebi oldu. Şimdi de doğal gaz önem kazandı. Fosil kaynaklar hala önemli ama radyoaktif maddelerden, güneşten ve rüzgardan elektrik üretim teknolojilerindeki gelişmeler fosil kaynakların önemini epeyce azalttı. 

Şu günlerde Gazze’de olanlar yeni bir dünya savaşının çıkmasına bile sebep olabilir ama savaşın sebebi bence, hidrokarbon zenginliği kimin olacak meselesi olamaz. 

Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervleri, dünyadaki toplam hidrokarbon rezervleriyle mükayese edildiğinde, devede kulak bile değildir. Fosil kaynaklar zaten önemini kaybetmişken böyle bir devede kulak değer için Batı dünyası yeni bir dünya savaşı riskini göze alabilir mi? Kızıldeniz’i Akdeniz’e bağlayacak Süveyş Kanalı’na alternatif yeni bir kanal, yeni bir dünya harbini göze almak bakımından doğu Akdenizdeki hidrokarbon yataklarından çok daha önemli olabilir bence ama sebep bu da değildir. Çünkü düşünülen bu kanal Akdeniz’e Gazze’den ulaşırsa 294 Km, İsrail’den ulaşırsa 334 Km. olur. Maliyet de olsa olsa %15-20 artar, 55 Milyar Dolar olmaz da, 65 Milyar Dolar olur. Koca Batı dünyası da bunun için yeni bir dünya harbini göze almaz.

ABD dünyanın kalan kısmının tamamını Çine karşı kendi yanına almaya çalışıyor. ABD’nin bu planına dünyanın büyük bir kısmı da düşünmeden evet dedi zaten. Lakin Rusya, İran ve Türkiye evet demedi. ABD bu üç ülkeyi dize getirmek için burunlarını sürtüyor. Araplar ABD’ye “Şu filistin meselesini çöz de biz de senin yanında yer alalım” diyecek yerde İsrail ile ilişkilerini düzeltmeye kalktılar. Araplar İsrail ile ilişkilerini düzeltmeye kalktılar ama bir taraftan da Çin ile kırıştırmaya başladılar. Böyle olunca ABD Arapların da burnunu sürtmeye karar verdi. HAMAS da, düşündü ki iş işten geçiyor, Filistin meselesi unutulmak üzere, çok büyük bir riske girerek 7 Ekim’de İsrail’e saldırdı. ABD Arapların burnunu sürtmek için bahane arıyordu zaten ya, 7 Ekimdeki Hamas’ın İsrail’e bu saldırısını bahane ederek Arapların burnunu sürtmeye başladı. ABD bu burun sürtme işini başarıyla bitireceğine inanıyor. Lakin Gazze’deki 2,5 Milyon insan yurtlarından sürülürse İslam dünyası, burnu ne kadar srtülürse sürtülsün, ABD’nin yanında yer almaz. Bu 2,5 Milyon insan yurtlarından sürülürse İslam dünyası kıyamete kadar Batı’nın karşısında yer alır, Batı’ya karşı da Şeytan’la bile işbirliği yapar. İşte ABD bunu göze alamıyor. ABD bunu göze alamıyor ama Filistin meselesine akılcı bir çözüm bulmuş da değil. Peki, akılcı çözüm yok mu? Elbette var ama buna da İsrail razı değil. Eee, ne olacak peki? Bu sorunun cevabını ben tam da bilemiyorum ama galiba iki devletli çözüm nihayetinde kabul edilecek. İki devletli çözüm tamam da, Filistinlilere ne kadar toprak verilecek? İşte bu noktada ABD Araplara ‘ölümü gösterip onları sıtmaya razı etmeye çalışıyor. Her gün yaklaşık 500 Gazzeli ölüyor. Kimse de İsrail’i durduramıyor. Ne yapacak Müslümanlar bu durumda? Müslümanlar, bu durum böyle iken, “İsterse Gazzelilerin hepsi ölsün, bekleyip görelim” diyebilirler mi? Şu anda Müslümanlar ABD’ye “İsrail’in Gazzelileri öldürmesine daha fazla göz yumarsan kanda boğulursun” diyor ama ABD de adeta “Bu kadarcık kanda mı boğulacağım ben” diyor. ABD böyle söylüyor ama kanda boğulmaktan korkmuyor da değil. Gazzeliler öldükçe Müslümanların sabrı azalıyor ama ABD’nin kanda boğulma endişesi de büyüyor. İki taraftan biri “Yeter artık!” diyecek ama caba kim daha önce pes edecek? İyi de, böyle ölmeye Gazzeliler ne kadar dayanabilirler? Bu işin nasıl biteceğini doğrusu pek de bilemiyorum.